Bugün özel bir gün. Yengeç burcunun 0 derecesinde gerçekleşen Yengeçte Güneş Tutulması Yengeç dönencesindeki gündönümüne denk geliyor. Bebek adımlarıyla, içimizdeki harekete geçme dürtüsüyle yepyeni bir döneme adım atıyoruz.
Güneş’in astrolojide iki karşılığı vardır. Biri benliğimiz yani ego, diğeri ise babadır. Bugünün Dünya Babalar Günü ve aynı zamanda benliğin doğasını keşfetmemize rehberlik eden kadim öğreti yoganın kutlandığı Dünya Yoga Günü olması -bence- rastlantı değildir:)
Ay ve güneş tutulması gibi özel gök olaylarında, öncesi veya sonrası değil de, tam gerçekleştiği sıralarda, o anın duygusunu alıp yazmayı seviyorum. Geçtiğimiz ay tutulması gerçekleşirken sevgili Burak ile canlı yayında ay tutulmasını anlatıyorduk. Bu sabah kahvemi alıp balkona çıktığımda bu kez Güneş’e gitsem mi diye düşündüm. Ama bir baktım ki, bahçemdeki dev ağacın dalları arasında bulduğu o naif boşluktan gözlerime doluyor Güneş. Aklıma geçen gün bir sohbet esnasında Sibel’in söyleyiverdiği, o anda çok da üzerinde durmadığım cümle geldi: “Perdeleri açana Güneş hep orada değil mi?” demişti. Bence pek sevgili arkadaşımın bu cümlesi de rastlantı değildir:) Bu fotoğraf, o anın bir yansıması.
Bir insan hayat boyu, yalnızca Güneşini gerçekleştirmeye çalışır. Hayat, sandığımız gibi bizden büyük büyük işler başarmamızı istemez. Aslında yalnızca Güneşimize yani benliğimize, irademize, gücümüze sahip çıkmamızı, onun hakkını vermemizi ister. Kendi egomuzu, varlık bilincimizi, sınırlarımızı belirlememizi, kimseyi incitmeden, başkasının sınırlarına değmeden kendi yolumuzda yürümemizi ve ışığımızı korkusuzca parlatmamızı ister. Aslında olan biten her şey de bu esnada olmaz mı? Kimimiz ilk ışığın (babanın) gölgesinden ayrılamaz, kimimiz yeni güneşler arar kendine, yoluna ışık olsun diye. Kimimiz ise bulur o Güneş’i ve başkasının yakıcı ışınları altında var olma savaşı verir. Bedeller öder. Bazıları da kendi ışığına hayran, bakıp durmaktan kör olur, kimseyi göremez, etrafındaki tüm yıldızları da yakar sonunda. Yapayalnız kalır.
Sağlıklı olansa, “burası güvenli” dediğimiz limanlardan da, “gel ben senin ışığın olurum” diyenlerden de yavaşça ve usulca ayrılıp kendi Güneşimizin yolunda yürümektir. Her birimizin hem biricik hem de son derece bir başımıza olduğumuzu içtenlikle kabul etmektir bu. Büyümektir bunun adı. Bir Yengeç şefkatiyle çocuk yüreğimize sarılmak, onun sorumluluğunu bizzat almak, onu sevmek ve beslemektir.
Tüm babalarımızın Babalar Günü kutlu olsun, kayıp olanlar ve hiç olmamışların ruhu şad olsun. Merkür Retrosu Yengeç burcunda seyrederken, ailenizle ve özellikle ilk ışığınız babanızla ilgili çözümlemeniz gereken konular varsa, bu bir aylık süreçte yoğunlaşmanızı tavsiye ederim. Yazmak iyi gelecektir, babanıza bir mektup yazın ama yollamayın. Aile dizimi de çok uygun bir çalışma olabilir ve tam vaktidir.
Babanızı kaybettiyseniz ve bugün içiniz sızlıyorsa, bilin ki tüm anne ve babalar bizim için en doğru zamanda ve bizim için giderler. Bir kuşun yavrusunu tek başına var olmayı öğrenmesi için ağaçtan atması ile anne ve babamızın bizi bıraktığı zaman arasında sistemsel olarak fark yoktur. Büyümemiz, güneşimize sahip çıkmayı öğrenmemiz için gider herkes. Enteresandır ki yoga ve diğer tüm mistik felsefeler de, hep, kendi araçlarınla, kendi yolunda, KENDİNİ BUL der. Hayat döngüseldir, döner dolaşır, bize yine bizi verir.
Anne babanızı, ailenizi, güneşinizi başkalarında değil, kendinizde bulacağınız bir döngünün başlangıcı bugün. Yeni yaşamınızın ilk gününe hoş geldiniz:) Sevgiyle kalın.