“Sanmak, insanı ziyan eder, konu ne olursa olsun…” José Mauro de Vasconcelos
27 Mayıs sabahı, İkizler burcunda bir yeniay gerçekleşiyor. Yeniay haritasında yükselende yine İkizler burcunu görüyoruz. Yeniayı yöneten Merkür de İkizler’de, kendi asaletinde ve yeniayla kavuşumda. Görünen o ki, İkizler mevsimini başlatacak olan bu yeniay, baştan ayağa İkizler enerjisi ile dolup taşıyor. Oldukça ‘kafada’, havada, karmaşık, kararsız, ortaya karışık bir enerji bu.
Jüpiter’i de İkizler burcunda ve haritanın birinci evinde görüyoruz. Üstelik yeniay derecesi de Jüpiter’in kısmi asaletinde… Bu görünüm, İkizler anlamlarını ikiye katladığı gibi, yanına bir Jüpiter etkisi iliştiriyor: sezgisel biliş ve geniş bir bakış açısı ile, zihinsel ikilemlerimizin yarattığı kördüğümü ‘hissederek’ çözmek istiyoruz.
Ancak zararda bir Jüpiter bu, düğümleri çözelim derken, bu kez sanrılara kurban gidiyoruz. Şimdi hissettiğimiz her şeyi doğru, bildiğimiz her şeyi gerçek ‘sanıyor’ olabiliriz. Üstelik Jüpiter, ay düğümleri ile kare açıda: ne inanıyor, ne biliyor, sadece sanıyoruz ve en tehlikelisi bu belki de…
Bu yoğun İkizler enerjisi ve Jüpiter’in yüklediği aşırılık ile deneyimsiz bir gazeteci gibi oradan buradan derlenmiş bilgilerle yol alırken tamamen dağılabilir ya da yüzeyde asılı kalarak gerçekte olanları ıskalayabiliriz. Hakikati laf cambazlığı ile geçiştirebilir, duyguları kelimelerle örtebilir, mizahla acıyı örtbas edebilir ve gerçeklerden tamamen uzak düşebiliriz. Bize gösterilene çok fazla odaklanıp, ardında durana kör kalabiliriz. Daha da kötüsü, Jüpiter’in verdiği boş kibirle, bildiğimizi sandığımız her şey bizi yanıltabilir.
Şimdi, sapla samanı ayırt etmeyi öğrenememiş çok bilmişliğimizi, sezgisel farkındalıkla birleştirmeli, ilk bakışta görünür olandan, saklı ve değerli olana yönelmeliyiz. İstiridye kabuğu üzerine sayfalarca bilgiye sahibiz ancak bu bir işe yaramıyor; kabuğu incelerken inciyi kaçırıyoruz.
An haritasında hava elementi çok baskın fakat, su ve toprak elementi yok. Yalnızca ateş elementi dengeli; o da bu ‘dağınık’ hali körüklüyor. Dişil nitelikteki su ve toprak elementleri alıcı, sabırlı ve kabule geçen bir hali sembolize ediyor. Oysa hava ve ateş elementi bileşkesinde, düşünceler hızla aksiyona dönüyor; ipi tutup, çekip, olaylara tek başına yön vermek istiyor. ‘Kontrol bende!’ diyen ve kanı kaynayan bir harita var karşımızda ancak ne sezgilerle güçlü bir bağ, ne de köklenmiş ve ne istediğini bilen bir tavır görüyoruz.
Dahası, yeniay ve yöneticisi Merkür, haritanın 12. evinde. Muhakeme gücü ve bir dolu bilgi ile direksiyonun bizde olduğunu sanarken, kontrol dışı ve hatta bilinç dışı bir kamyon üzerimize doğru sürüyor.
Bu yeniay, İkizler’in yüzeyselliğinin aksine, yüzeyin ardına bakıp, derinlere gömülü hakikate uyanmamıza veyahut derinlere gömdüğümüz, belki varlığından bile bihaber olduğumuz düşüncelerin, söylenmemiş sözlerin dudaklarımızdan fışkırmasına kapı aralıyor.
Bu kez gerçek, kulağımıza fısıldanmayacak ya da bir kitabın sayfalarında okumayacağız onu: biz bulacağız; salt bilginin değil, en derinlerdeki hislerimizin pusulasına korkusuzca bakarak.
“Aslolan öğrenmektir.”
Ezbere bir hayat içerisinde hüküm süren tatminsizliğimizin ana sebebi öğrenme tembelliğimiz. Hayat, bir ‘garanti belgesi’ sunmuyor; ancak biz tüm eylemlerimizle güvenli bir dört duvarı tıpkı bir kazık gibi bu dünyanın üzerine çakmaya çalışıyoruz. Düşünce gücünün ve biriktirip durduğumuz bunca bilginin bizi yücelttiği bir gerçek; ancak ne yazık ki artık yalnızca varoluşumuzu bencilce garanti altına alma arzumuzun yönetimindeyiz.
Oysa, aslolan öğrenmektir.
Kendi ezberlerimizden ve inanması güzel yalanlarımızdan er ya da geç gerçeğe uyanır; ya gözümüzü kapar ya da onunla baş başa kalır, bir şeyler öğreniriz. Bu yeniay, hiç susmayan zihnimizin kakafonisinin ardında saklı gerçeği duyacağımız ve buradan aldığımız güçle hayatımızı yeniden yapılandıracağımız bir döneme işaret ediyor.
Venüs & Mars üçgeni ve bu kez kendi olmanın, kendi seçimlerini yapmanın sorumluluğunu hatırlatan Satürn’ün desteği ile, ilişkilerimizde artık yalnızca hakikate dayalı sarsılmaz temeller atabiliriz. Venüs&Şiron kavuşumu ile bu yeniayda gerçeğin açacağı muhtemel yaralardan güç almayı tercih ederek, bu kez sağlam ve gerçek ilişkiler kurmak ya da mevcut ilişkilerde gerçeklik testini geçemeyenlere elveda deme sorumluluğunu almak önceliğimiz.
Bu yenilenmeye, müthiş bir özgürlük duygusu ile eşlik eden Pluto ve hayale hayal demeden korkusuzca koşmamızı salık veren Satürn & Neptün omzumuzdan güç veriyor. Neptün Koç, geride kalan 14 yıllık Balık yanılgılarına bir son verecektir ve Satürn Koç, zaten, acı gerçeklere ‘rağmen’ bildiği yolda inatla yürümek demektir.
“Karanlık yanımızı tanımak ve bastırmakla yetinmemeli, bazen onu maliyetini göğüsleyerek icra etmeliyiz. İyi oluşumuzun mitolojisi bizi kendisine tutsak ederse, bunda bir yanılsama vardır. Ve ömür, önümüze konulan hesap faturasına rıza göstermekle geçer.” Oktay Şılar
Kendi gerçeğine uyanmış olanın yoluna kim mani olabilir? Kendi gerçeğini nihayet, korkusuzca ve çırılçıplak, eğip bükmeden, süsleyip püslemeden, nezaket çamuruna bulamadan konuşmaya başlayanın önünde kim durabilir?
Şimdi, aklımızın muazzam kavrayış kabiliyetini, konuşulmayanların sessizliğinde gizlenen ve sırf bu nedenle yalnızca sustuğumuzda beliren hakikatlerle hizalayabilirsek, gerçeğin binbir yıldızlı tacını gururla başımıza takabiliriz.
Ve nihayet, yaşamımızın tek ve yegane hakimi olarak, bir başkasının oyalayan çocuksu masallarını değil, kalbimizin hakikatli öyküsünü dinlemeye başlayabiliriz.
Sevgiyle ve ışıkla♥️
27.5.2025