Aşk, kozmik sistemin bizi harekete geçirmek için kullandığı bir araçtır.
Aşkta kör olmayız, aksine gözümüz açılır. Kim olduğumuz hakkında kendimize söylediğimiz yalanların artık yararsız ve geçersiz olduğu alandır aşk.
Kozmosta belki de hiçbir duygu, aşk kadar güçlü değildir. Kendine, kendi gerçekliğine, çok acıtacak olduğunu bildiğin halde, bile isteye bakmaya gönüllü yapar seni.
Kuma gömdüğün kafanı, kendi yüzüne döndürür.
Aşkın gözünde, en berrak haliyle kendimizi görürüz.
Aşkın yolundan, hakikatle yüzleşmeden geçmek mümkün olmaz. Yüzleşmenin sonunda ise öze dönmek/dönüşmek vardır.
Aşktan kaçan, kendiyle yüzleşmekten kaçar. Yolun başında durur, yola girmez, biraz girer gibi olur, sonra geri yürür, aynı kavşağı döner durur. Huzurunu bozmaz, konfor alanından çıkmaz, yok yere icat çıkarmaz. Pek tabii, bu da bir seçimdir.
Ancak bile bile ‘aşk’a düşenler, ateşe vurgun pervane gibi yanarak küllerinden doğarlar.
Mevlana ne diyordu:
“Pervane gibi ateşe koşunuz”.
Aynadakiyle yüzleşmeye hazırsanız, derhal aşka koşunuz. Bu ateş, beşeri aşkın gözünden, ilahi olana varmanın arzusudur belki de.🌹