Bildiğiniz üzere, 21 Aralık 2020 kış gündönümünde Satürn ve Jüpiter gezegenleri Kova burcunun 0 derecesinde buluşacak.
Bu buluşmanın astrolojik önemi 20 yılda bir kavuşan ve zamana hükmeden bu iki gezegenin, bu kavuşumla beraber 200 yıllık Toprak Elementi dönemini kapatıp, 200 yıllık Hava Elementi dönemini başlatmalarıdır. Toprak sabitliği, Hava değişimi sembolize eder. Ve bir burcun 0 derecesi, bilinmezlik içinde bir başlangıç demektir.
28 Mayıs 2020’den sonraki bu ilk kavuşumun Kuzey Yarımkürede yılın en karanlık gününe denk gelmesi de manidar… Belli ki o en karanlığın içinde bir perde aralanacak ve içeri sızan bir huzmeyi elimize alıp yola koyulacağız.
2020’nin sonuna yaklaşırken, içinden geçtiğimiz, en derinden hissettiğimiz, zihnimizle değil belki ama herşeyi bilen ve gören o sezgisel yanımızla gayet farkında olduğumuz bir evrim sürecinde dünya. Bir sıkışma, bir büzüşme halini büyük bir patlama ve sonrasında genişleme takip eder ya hani, Big Bang gibi… Biliyoruz ki, bizler de böylesi bir sıkışma içerisinde bir ölümün ve sonrasında gelen bir doğumun arefesindeyiz.
Bir yanda, bir virüsle kontrolün kendinde olmadığını anlayan insanoğlu… Evlere ve maskelere tıkılan, yasaklarla kıstırılan, birbirine yabancılaşan ve her anlamda BOĞULAN insanoğlu… Bir yanda nefes alan doğa, nefes alan dünyamız, kolektifteki idrak ve bilincin minör adımlarla basamakları çıkışı… Yok sayılan, ciddiye bile alınmayan kadim ilimlerin uyanışı… Geçen gece sevgili @esrasert’in söylediği gibi atomaltı parçacığında dahi varolan o Yıkım ve Yaratım enerjisi. Shiva ve Shakti. Kriz ve Çözüm. Kaos ve Düzen. Dualitenin peşisıra ve birbirinden ayrılamaz varoluşu, döne döne kendi kuyruğunu yiyen Ouruboros yılanını hatırlatıyor… Kendi kendimizi yeniden, baştan, özgürce yaratmak için olabilir mi bu yıkım sahi?
Satürn büyük öğretmendir. Geleneksel, yaşlı ve bilgedir. Yaratım için kısıtlar, sınırlandırır ve gerekirse korkutur. Disiplin, sorumluluk, kurallar, sınırlar ve olgunluk semboliğidir. Özgürlük için çok çalışmamız gerektiğini ve mutlaka ödenecek bir bedel olduğunu bize hatırlatır.
Jüpiter ilahi bilgedir. Bazen gezgin, bazen piskopos, bazen yargıç kılığındadır. Öğretmek, öğrenmek ve bunları yaparken genişlemek ister. Koruyucu ve iyimserdir. Özgürlüğün büyümemiz için şart olduğunu bizi hatırlatır.
Şimdi olan, bu dualitenin, bu iki zıt ve itici gücün Kova enerjisinde birbiriyle kaynaşarak insanlık için bir atılım kıvılcımı yaratacak olmasıdır. Satürn ve Jüpiter, insan topluluklarının kalıcı ve istikrarlı bir evrim için birleşmesini ve beraber yürümesini istiyor. Toprak elementinden yani ana rahmi gibi güvenli bir alandan çıkmaya zorluyor bizi, bu kadar ayak diretmemiz bundan. Oğlak sürecinde, birileri bize ne yapacağımızı söylüyordu ve bu gayet güvenliydi. Kova sürecinde ise, artık bir başımıza olacağız ve bu bir başınalıktan kendi gücümüzü keşfederek çıkmak zorundayız.
Kova’nın yöneticisi Uranüs izninizi almaz, kapıyı kırar ve evinizi baştan sona dağıtır. Panik mi olacaksınız, yoksa yeni baştan mı yaratacaksınız? Hepimiz için en önemli soru bu olacak. Sadece hayatlarımızda değil, bilgi ve teknolojide, insan haklarında, kemikleşmiş siyasi ve organizasyonel yapıların tümünde DEVRİM yapacak, bu yeniden tasarım sürecine her birimiz dahil olacağız. İnsan nihayet, kalabalıkların içerisindeki cılız sesini değil, kitleleri harekete geçiren güçlü sesini duyacak. Yaratıcı ve özgürlükçü felsefeler, inançlar, orjinal yaşam tarzları, cinsel yönelimler, yeni beslenme ve barınma yöntemleri, para birimlerinin teknoloji ile biçim değiştirmesi, uzay bilimlerinde sıçramalar, astroloji, ezoterizm ve benzeri kadim ilimlerin yükselişi… Kova Çağı’na hazırlanan insanın parçası olacağı süreçlerden bazıları.
Homosapiens İNSAN olmaya doğru evrimleşirken, bireysel hayatlarımızda da değişime en az direnç gösteren ve en büyük kabulü içinde barındıranlar, bu süreci bir kuş tüyünün toprağa düşüşü gibi hafif yaşayacaktır.
En karanlık geceden, en aydınlık sabaha doğru evrilirken, tüm kolektife sevgiyle ve ışıkla.
6.2.2021