ceren-logoceren-logoceren-logoceren-logo
  • Astroloji
    • Aldığım Eğitimler
    • Astrolojik Danışmanlık
      • Doğum Haritası Danışmanlığı
      • Yıllık Öngörü Danışmanlığı
      • Doğum Saati Tespiti (Rektifikasyon)
      • İlişki Danışmanlığı (Sinastri)
      • Kariyer Danışmanlığı
      • Venüs Danışmanlığı
      • Tarih Seçimi (Eleksiyon)
      • Tek Soru Danışmanlığı (Horary)
      • Çocuk Haritası Danışmanlığı
    • Astroloji Yazıları
    • Astroloji Hediye Kartı
  • Yoga
    • Yoga Özgeçmişim
    • Yoga Yazıları
    • “Uykudan Önce” Yin Yoga Programı
  • Eğitimler
    • Butik Astroloji Eğitimi
      • Mezun Görüşleri
    • Butik Astroloji İleri Modül
    • Rektifikasyon Eğitimi
    • Kendim İçin Astroloji
    • İlişki Astrolojisi Eğitimi
  • Yazılar
  • İletişim

Zorba Buddha

  • Anasayfa
  • Farkındalık
  • Zorba Buddha
Balık’ta Yeniay: Sevmek Zamanı
Mart 12, 2021
Terazi’de Dolunay: Perdeleri Aç
Nisan 8, 2021
Yayımlayan ceren at Mart 16, 2021
Kategoriler
  • Farkındalık
  • Felsefe
  • Meditasyon
  • Mindfullness
Etiketler
  • zorba buddha

Zorba Buddha

Hiç bir şey ummuyorum, (Δεν ελπίζω τίποτε,)

hiç bir şeyden korkmuyorum, (Δεν φοβούμαι τίποτε,)

özgürüm. (Είμαι λεύτερος.)

Bu satırlar, içine kıvrılıp da uyumayı en çok isteyeceğim roman Zorba’nın yazarı Yunan Nikos Kazancakis’in mezar taşında yazıyor.

Önceleri Zorba denince aklıma bir tek Anthony Quinn’in müthiş sirtaki sahnesi gelirdi; çocukken kıyısından köşesinden gördüğüm filmden aklımda kalan tek imge. Annem ve babamın da ortaklaşa sevdiği nadir şeylerden biriydi bu: Zorba’nın müziği çaldığında yüzleri değişir, gevşer, tebessümle yumuşardı.

İstanbul yıllarımda, belki 15 yıl kadar önce, bana o keşmekeşte bir süre yoldaşlık etmiş Yunanistan göçmeni bir arkadaşım vardı. Zorba’yı ilk kez ondan duymuştum. Birçok Boğa insanı gibi son derece keyfine düşkün, hedonist ve biraz da tembel ruhlu bu arkadaşımla birlikte geçen günler, her türlü zorluğa rağmen umarsızca bir sandvicin, filmin, kanepenin, müziğin, fotoğrafın, sarhoşluğun keyfini çıkarmakla geçiyordu. O yıllarda gerçekten de hayattan tad almanın ve anı yaşamanın kitabını yazabilirdik. Muhtemelen o da bana halihazırda yazılmış bir kitap olduğunu anlatmak için, “Zorba’yı okuman gerek” der dururdu.

O zaman hiç ilgilenmedim.

Sonra hayatıma Yoga girdi, derin pratikler ve felsefeler, hayatın anlamı peşinde koşmalar, iş hayatı ve ağır sorumluluklar, madde ve ruh, kalp ve zihin arasında kalmalar, insanlar, şehirler ve görevler. Her zaman ve hayatının her alanında ikiye bölünmüş hisseden bukalemun ruhumla mutluydum ama şu hayat ciddiyeti artmıştı. Eski kimlikler eksik, yeni kimlikler fazla geliyor, hayatım hep bir arafta kalma hissiyle ilerliyordu. Tüm duyguları ve çelişkileriyle bir bütün halinde çağıl çağıl çağlayan bu varlığımı, bana sunulan hiçbir kaba sığdıramıyordum. 

Bir gün aklıma Zorba geldi: aylarca yıllarca tavanda öylesine sarkıp dururken sıradan bir günün önemsiz bir saatinde sebepsizce patlayan bir ampül gibi, bir anda ve “kendiliğinden” geliverdi işte. Evrenin saati tuhaf çalışıyor. Kutsal zaman beni onunla tanıştırdığında gördüm ki, Aleksi Zorba aynı anda hem olduğum kişi, hem olmak istediğim kişi, hem de bir yandan dönüştüğüm kişiydi. Zorba, hayran olduğum, ayıpladığım, aşık olduğum, yargıladığım, saçma bulduğum, yadırgadığım ve belki de ölesiyle korktuğum kişiydi. Aleksi Zorba bana hem kim olduğumu hem de kim olmadığımı hatırlattı. Günden güne dönüştüğüm kişiye dair başkalarınca çizilmiş katı sınırları çözdü. İçine sığamadığım tüm o kapları kırıp dökerken, beni ‘kim ne derse desin’ halimle, o en özden fışkırıp duran, bastırmanın imkansız hale geldiği çağıl çağıl çağlayan özümle tanıştırdı.

Sevgili dostum Zorba’yla karşılaşmamızdan kısa bir süre sonra bu kez, ünlü mistik Osho’nun ‘Zorba the Buddha’ tanımı karşıma çıktı ve işte tam o anda içimdeki tüm kutupların nihayet birleştiğini hissettim: yin ve yang, şeytan ve melek, eril ve dişil, siyah ve beyaz, ruh ve madde kaynaştı, bütünleşti; tüm tezatlar, çelişkiler, seçimsel zorunluluklar iplerini salarak özgürleştiler ve bu ahenk, bu uyum, bu dans içimde sonsuz ve güçlü bir ırmağa dönüştü. Yazımı Osho’dan alıntıladığım Zorba Buddha anlatımıyla bitirirken, bu anlatının Zorba’yla tanışmanıza ve Zorba’nın içinizden fışkıran özü hatırlatmasına vesile olmasını umut ediyorum. 

”Buddha bir süper insandı, bu konuda hiçbir kuşku yok. Ama o, insan boyutunu kaybetti, dünya dışı oldu. Buddha dünya dışı olmanın güzelliğini barındırmasına rağmen, onda Yunanlı Zorba’nın güzelliği yok. Zorba, çok dünyevi. Ben ikisini birden, yani ‘Zorba the Buddha’ olmanı istiyorum. Yaşamı oyunculukla kabullen, o zaman her iki dünyaya birlikte sahip olabilirsin. Hem kekini saklarsın, hem de onu yersin. Ve gerçek sanat budur! Bu dünya ve o dünya, ses ve sessizlik, aşk ve meditasyon, insanlarla birlikte olmak, ilişki kurmak ve yalnız kalmak. Tüm bu şeylerin bir tür eşzamanlılık içinde birlikte yaşanması gerekir; ancak o zaman benliğinin en derin ve en yüksek yerlerini tanıyabilirsin.”

15.03.2021

Paylaş
0
ceren
ceren

İlgili yazılar

Temmuz 20, 2022

Venüs Yengeç’te, Merkür Aslan’da: Kökler


Devamını oku
Haziran 27, 2022

Bağnaz


Devamını oku
Aralık 19, 2021

İkizler’de Dolunay: Kimsin ve Kimlesin?


Devamını oku

[email protected]
Aktif Web Dizayn © 2020 Ceren Yalçın | Tüm Hakları Saklıdır.