Yengeç’te Yeniay: Kutu

Yengeç’te Yeniay: Kutu

“İnsan arada bir evini yakmalı ve çıkıp seyretmeli.” Şule Gürbüz

Bazı sırlar sonsuza dek saklanmaz. 

Hele ilahi nizamda bir işlevi varsa…ki bu ummanda hiçbir şey nedensizce var olmaz.

Bilinçaltımız ve onun o karanlık kutusuna gizlediklerimiz de ilelebet saklı kalmaz; zamanı gelince Pandora’nın Kutusu gibi açılıverir.

Bazen kutunun açılmakta olduğunu anlar, içinden çıkacaklardan delicesine korkar, tam yüz yüze gelecekken kapağı geri iter, sıkıca kilitleriz.

Ancak yine de kutu, bir gün hiç ummadığımız bir anda,  kendiliğinden açılıverir. Bunca zaman karanlıkta kalmış ne varsa, rengarenk bir konfeti gibi üzerimize yağıverir.

Neye uğradığımızı şaşırır, korkarız.

Kutuyu geri kapatmak istesek de, artık iş işten geçmiştir.

Tanrı Zeus’un Pandora’nın kulağına fısıldayarak açtırdığı o kutu gibi, kara kutumuzdan felaketler saçılmasını bekleriz. Öyle de olur belki…

Ancak o an esas ‘korkunç’ gelen, inançlarımızın konforlu kucağından kalkmak, kendimize söylediğimiz asırlık yalanların derin uykusundan uyanmak ve gerçeğimize nihayet bakmak ‘zorunda’ kalmamızdır.

Zordur elbet…

Oysa kutuyla boğuşmak yerine, onu bir parçamız olarak kabul ettiğimizde, kutudan çıkanlar bizi çok ama çok ‘incitse’ de, zamanla felaket değil, aslında birer lütuf olduklarını idrak ederiz.

Bu idrak anı, hayatımızın cahiliye dönemine veda edip, bilgelik dönemine geçiş yaptığımız andır.

Kutu açılırken hissettiğimiz o derin korkunun esaretinden sıyrılıp, içinden çıkanların bizi özgürleştiren birer kuşa dönüştüğü ana kadar geçen süre, o güne dek ne derece ‘pişmiş’ olduğumuzla doğru orantılıdır. 

Ama az ama çok, bu süreçten geçmiş olan hiç kimse, bir daha o kutunun karanlığına hapsolmayacaktır.

“Krizler, sarsıntılar, hastalıklar tesadüfen ortaya çıkmaz. Bir gidişatı düzeltmemiz, yeni yönelimler keşfetmemiz, başka bir yaşam yolunu deneyimlememiz için gösterge görevi görürler.” Carl Jung

Yarın gerçekleşecek Yengeç yeniayı, her birimizin içinde saklı o kilitli kutuların tozunu alıyor. Uzun zamandır yaşamadığımız denli iyicil dokunuşlara sahip bu efsunlu yeniay, Jüpiter kavuşumu ile derin bir şifalanma vaat etse de, öncesinde karanlık kutularımızı özenle açmamız gerekiyor. 

Çünkü Jüpiter, sanıldığı gibi, her önüne gelene şans ve iyilik dağıtmıyor. Bilgeleşmeye heves duyanı, gelişime emek vereni, yücelmek için bedel ödemeyi göze alabileni destekliyor; kuvvetli ve görünmez bir rüzgarla ardından ittiriyor. Yola henüz çıkmamış olana bu ne mümkün…

Üstelik yeniayın Mars ile olan güçlü açısı da, ancak ve ancak doğru ve dürüst bir biçimde ‘eyleme’ geçersek, şansı, fırsatı ve şifayı yaratabileceğimize işaret ediyor.

“Mantığının eleştirdiğini, merhametinin savunmasına izin verme.” Jane Austen

Bu yeniayda duygularımızın derin girdaplarında savrulurken, mantığımızın sesini duymakta zorlanabiliriz. Ancak şimdiye dek hep kaçmış olsak da, ailemiz ve aile bildiklerimiz, yuvamız ve konfor alanımız, gizli inanç ve korkularımız, derin yaralarımız ve bir türlü geçmek bilmeyen geçmişimiz ile acı-tatlı yüzleşmeler yaşayacağız.

Yükselen Terazi ilişkiler demek ve yöneticisi Venüs, Uranüs’le kavuşuma ilerliyor. Satürn ve Neptün, haritanın ilişkiler evinden yeniaya dik dik bakarken Pluto, beklenmedik krizler vasıtasıyla gelen ani uyanış ve dönüşümleri anlatan bir açı ile yeniaya bağlanıyor. 

Şimdi gerçekçi olmamız, büyümemiz, sınır çizmemiz gerekiyor; belli ki bu, köklerimizi sarsan ani bir sarsıntı ile gerçekleşecek…

‘Aman sular kabarmasın!’ diye yuttuğumuz gerçekleri, orada olmadığı halde medet umduğumuz kişileri, ölü doğmuş sevgileri ve ne yaparsak yapalım boş kalacak avuçlarımızı görmemizi istiyor yeniay, yavaş yavaş büyüyen parlak ışığı altında…

Merhametimizi, iyi niyetimizi, şefkatimizi sömürenleri görmemizi istiyor. Ve hatta “görmen için ne gerekirse yapacağım” diyor…

Ruhumuz, geçmişin prangasından da, oluru olmayan dualarımızdan da azat olmak istiyor. 

Zeus, kulağımıza fısıldıyor. 

Pandora, ‘kutuyu aç’ diyor.

İçinden bu kez bir kuş çıkar belki, özgürlüğe uçurur güzel kalbini…

Sevgiyle ve ışıkla🕊️

24 Haziran 2025