Yengeç’te Yeniay: Bedelleri Hatırla
Bu akşam 20:32’de Yengeç’te yeniay gerçekleşecek. Yeniaylar, yeni başlangıçlar anlamına gelse de, bu yeniay, tam karşıda gücünün doruklarında gerilemekte olan Satürn baskısıyla son bir yoklama çeker nitelikte. Köprüden önceki son çıkışta alabildiğimiz ya da alamadığımız sorumlulukları gözden geçirme zamanı diyor bu Satürnyen yeniay…
21 Haziran Yengeç Güneş Tutulmasında sizin için gündeme gelen her ne ise, bugün o gündemi kapatıyor olacaksınız ama sıkı bir sorgu yaşanacak. Güneş Tutulması yazımda, kendi güneşimizi bulmak, onun izinden gitmekle ilgili bir süreç yaşayacağımızdan bahsetmiştim. Güvenli limanlardan ayrılalım, büyüyelim demiştim. Şimdi, Satürn soruyor: Güneşinin, iradenin, kendi yolunun sahibi olabildin mi? Bunun için tamamlanması gereken ödevler, gereklilikler ve sorumluluklarla ilgili somut adımlar atabildin mi?

Yengeç burcu biraz da kök karma ile alakalı. Yani dede koruk yer, torunun dişi kamaşır ya… Bizlerse bırakın atamızın, dedemizin, babamızın defterini kapatmayı, kendi yaptıklarımızın bile bedelini ödemekten imtina ederiz. Dualarımız, dileklerimiz sonsuz ve güzeldir ama bedeli hatırlatıldığında yüzümüzü çeviririz. Günahlarımızı ve zaaflarımızı ise duymak bile istemeyiz. Satürn koskoca kozmosta işte bunun için var: bedel hatırlatmak. Yengeç burcu temalarında ise bu bedel her zaman soy karması ile ilgilidir. Dedenin ödemediği bedeli, torun öder.

0 derecedeki o Güneş Tutulmasında “ben artık yepyeni bir başlangıç yapıyorum” demiştik. Şimdi Yengeç’in son derecelerinde bohçamızdaki deneyimlerle sanıyoruz ki hazırız yeni başlangıçlara. Oysa Satürn boşuna geri gitmiyor, boşuna aynı derecede durup karşıdan sopayı göstermiyor. Yeterince derine indin mi? Sahi, neden yaşandı bu yaşananlar? Bugün asabını bozan o cümlenin kökeninde küçükken yediğin dayak mı var? Seni aldatıp giden kadının ardında 10 sene önce kırdığın kalp mi var?
Bir sarmal içerisinde aynı hikayeleri farklı dekorlar ve oyuncularla yaşayıp gidiyoruz. Hissettirdiğimizi hissetmeden de gidemiyoruz üstelik. Karma dediğimiz bu döngünün anahtarı Satürn. “Ben hayatımın sorumluluğunu alıyorum” demek, benden önce ve benden sonraki tüm zamanlarda, oynadığım tüm rollerde, iyi ve kötü tüm yaptıklarım, bana karşı ve benim için yapılanlar dahil olan biten her şeyin sorumluluğunu, gönlümle, aklımla, bilincimle alıyorum, alabiliyorum demektir.

Öyle güzel bir matematik ki bu, böyle bir haritanın yükseleninde Kova var, geleneksel yöneticisi Satürn, özgürleşmemiz için sorumluluk almamızın kaçınılmaz olduğunu, bunun için de korkmadan o bilinçaltı dediğimiz kapıdan içeri girerek ne var ne yok gözden geçirmemiz gerektiğini söylüyor. Modern yöneticisi Uranüs ise düşüncelerimizin evinden yükselen derecesini zorluyor: DÜŞÜNCE SİSTEMİNDE DEVRİM YAP. Gitmediğin yollardan git. Denemediğin, belki tu kaka dediğin yöntemleri dene. Bu hayatın nihai amacı özgürleşmek. Ve kendi derinlerimizde, kendi elimizle öldürdüklerimiz dışında hesaplaşacak bir şey yok, gerçekten yok. Hayatımızdaki insanlar sadece oyuncular, nasıl istersen öyle şekillenir. Ama sen önce kendini şekillendir. Onlar kendiliğinden değişir…

Şiron Mars kavuşumu geçmişten gelen yaralara parmak daldırıp canımızı yakarken, Venüs Şiron üçgeni ise, bu acıdan geçersen kalbin de özgürleşecek diyor. Venüs’ün yöneticisi Merkür de yaralarımızı tetikleyen, dilimizi acılaştıran bir konumda. Size söylenenleri affedin ve yeni sözcüklerinizi çok dikkatle seçin, af diler hale gelmeyin. Bazen susmak en iyi cevaptır, bu dönemde susarak ve içine dönerek, başkalarının değil, yalnızca kendi hatalarının analizini yaparak yürüyenler kazançlı çıkacaktır.