En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz,
henüz söylememiş olduğum sözdür.
Nâzım Hikmet Ran
30 Kasım’da İkizler burcunda yaşadığımız ay tutulmasının etkileri sürerken, yarın akşam saatlerinde Yay burcunda bir yeniay ve tam Güneş Tutulması deneyimleyeceğiz. Bol tutulmalı, dolayısıyla bol aksiyonlu 2020’yi bu en kuvvetli tutulma ile noktalıyoruz.
Geçtiğimiz tutulmada BİLGİYE SARIL demiştik. Tutulma, bize bazı acı bitişleri getirirken, İkizler’deki Ay, kendimizi bilgiyle donatarak bu bitişleri anlamlandırmayı ve kabullenmeyi, sistemin matematiğini okuyarak kalbimizi bilginin güneşi altında ısıtmayı öğütlemişti.
Yarınki Güneş Tutulması ise, insanlık böylesine zorlu, yıpratıcı ve ağır bir yılı geride bırakıp geleceğin belirsizliğine doğru yürürken, ÜMİDE SARIL diye fısıldıyor bize sanki.
Yay burcu, kültürlerarası iletişim, yüksek bilgi ve felsefe, inanç sistemleri, etik değerler ve sonsuz keşfetme arzusunu temsil eder. Yay, sürekli ilerlemeyi, büyümeyi, gelişmeyi hedefler. Bu yüzden özgürdür ve özgür kalmalıdır; bir kısrak gibi dört nala koşmalı, yayılmalıdır. Zira Yay burcunun sembolü de, yarı insan yarı at olan bir sentordur. Sentor savunduğu hakikatin toprağına sağlam şekilde basarken, elindeki ok ve yayla göklerin bilgeliğine uzanmıştır. Oku fırlatacak ve geleceğin gizemli tohumlarını keşfe çıkacaktır.
Yay, yol boyunca doldurduğu bohçasındaki felsefelerle hayatın sırrını kendince çözmüş, büyük resmi iyi anlamış, dolayısıyla gündelik problemlere takılıp kalamayacak kadar ufkunu genişletmiştir. Yay, iyimserdir, geleceğe ümitle bakmaktadır. En güzel günlerin henüz yaşanmamış olduğuna derinden inanmaktadır.
Tutulma haritasında 23 derece Yay burcundaki Güneş ve Ay, yanına yine Yay burcundaki optimist ve geniş bakışlı Merkür’ü alarak işte bu inançlı ve iyimser enerjiyi çalıştırıyor. Bu bir Güney Ay Düğümü tutulması. Yani geçmiştekini ‘gerçekten’ bırakıp önüne bakmayı, yeniye doğru tohumlar atarken, geçmişten gelen tortuları tamamen noktalamayı talep eden bir eğilim açığa çıkıyor. Haritada Ateş elementi baskın: Cesaretle, ümitle harekete geç!
Mars ve Merkür arasında kesin bir ateş üçgeni: Aklındakini erteleme, şimdi şu an gerçekleştir! Değişken ve öncü nitelikler vurgulu: Bir devir kapanıyor, artık sen de dönüşümünü tamamla ve yola çık!
Ve yükseleni Yengeç, Neptün’ü de tepe noktası da Balık olan, Venüs’ü Akrep bir haritadaki bu yoğun su enerjisi: Dışarıdan bekleyip durduğun o güç, inanç ve şefkat kalbinde… Gözünü kapat ve hisset!
Hava elementi hiç olmayan bir harita bu. Objektif olamıyoruz. Yay’ın gölgelerine sığınmaya eğilimliyiz. Gerçeği inkar eden, abartan, çarpıtan yanlarımızı, yoldaki tehlikeleri yok sayan saflıklarımızı, takıntılarımızı, körü körüne savunup durduğumuz mesnetsiz argümanlarımızı farketmeli ve hakikate doğru sağlam adımlarla yürümeye başlamalıyız. İçimizde yanan o iyimser ve cesur ateşi bulanık sularda söndürmeden, doğru ve yanlış olanı ayırt etme becerimizi kimsenin insafına bırakmadan, kalbimizde mevcut olan o derin bilgiye güvenerek yürümeliyiz bu yolu.
Satürn 17 Aralık’taki Kova geçişi öncesi 29 derece Oğlak’ta birçoğumuza ödüllerini dağıtmaya başladı bile. 21 Aralık Satürn ve Jüpiter buluşması, önümüze yepyeni bir geleceğin kapılarını aralıyor. Mavi Gözlü Dev bu mısraları yazdığından beri biliyoruz ki o en güzel çocuk hala doğmadı. O zaman, bu sonsuz döngüde, nedir bizi devam ettiren?
Ümit olmalı… Hem de en hakikatlisinden.
Sevgiyle ve ışıkla.