Bugün 04:04’te Güneş’in Terazi burcuna geçmesiyle sonbahar ekinoksu başladı. Ekinoks haritası önümüzdeki 3 aylık sonbahar gündemini anlatıyor. Haritada yükselene yapışmış Ay ilk göze çarpan. Ay halkı ve kadınları anlatıyor, 26 derece Aslan’da ve 12. evde, yani kadınlar, halk, kadın sanatçılar, güç sahibi ve göz önünde kadınlar hapis, tutsak, baskı altında. İran’da, Lübnan’da, Türkiye’de, dünyanın dört bir yanında kadınlar, artan bir baskı altında yumruklarını sıkıp, sistemin muhafızlarına başkaldırıyorlar.
Güneş ve Merkür iç kavuşumu Terazi burcunun 0 derecesinde, inanılmaz bir atılım gücü var bu
rada. Antisyada 29 derece Balık, Scheat sabit yıldızında ve Neptün’le kavuşumda: uyanış politikaları için fedakarlık yapan ve rolleri gereği kurban gözüken kadınlar. Ve bunların hiçbirinin rastlantı olmadığını, aslında arka planda karanlık ve gizli organize işlerin olduğunu gösteren bir yansıma ilişkisi göze çarpıyor.
Ay balzamik fazda, kayıplar, ölümler, ani kapanışlar ve çürüme getiriyor. Yeniye yer açan ölümler bunlar. Ay, Pluto ile partil 150: krizler dönüşüm için yaşanıyor. Ama olanların dönüşüm için olduğunu anlıyor muyuz? Olanları bu pencereden okuyabiliyor muyuz?
Oldukça Venüsyen bir harita bu, her yol Roma’ya değil Venüs’e çıkıyor: Gündemimiz kadınlar ve ilişkiler. Öncelikle kadının kendisiyle olan ilişkisi üstelik.
Zira Venüs Denebola üzerinde, memnuniyetsiz, eleştirel, hiçbir şeyi beğenmiyor, hiçbir şey onu tatmin etmiyor, mutsuzluk ve şikayet sarmalında dönüyor. Başkalarından memnuniyetsiz gözükse de asıl kendinden memnun değil, çamuru başkasına atıyor! Sistemin dayattığı mükemmellik ve rekabet tuzaklarına düşüyor. Elindekini ve değerini göremiyor, değerini bir başkasının gözünde ve onayında arıyor. Merkür retroda bu memnuniyetsizlik iyice içe dönük çalışıyor, mutsuzluk ve umutsuzluk enerjisiyle sıkıştırıyor, her birimizi hem de!
Ancak bu sıkışıklık ve kaos, yerin altında sıkışıp yüzeye patlayan bir magma gibi yepyeni ve görünür bir yapıya evrilmek zorunda. Kolektif düzlemde birçok görevli kişi, içinde bulunduğumuz uyanışla ilgili ilham verici mesajlar alıp görevini hatırlarken, bireysel düzlemde de fark etmemiz gereken – kurtulmamız gereken – ne varsa fark edip artık yüklerimizden arınmamız gerekiyor, ivedilikle. Kendi değerimize sahip çıkmak ve inanç tazelemek zorundayız. Sonbaharda yere düşen yapraklar gibi, ağırlık yapan her ne varsa, tek tek düşecek yere omuzlarımızdan.
Uranüs ve Kuzey düğüm kavuşumu tepe noktasında, beklenmedik, huzur kaçıran, fakat devrim yaratan olaylar demek ve bu da şikayetten çıkıp, sahip olduğu değerleri korumaya dönük algı sıçramaları yaratıyor. Kuzey düğüm orta derecelere yaklaşırken şiddeti arttırıyor. İster özdeğer, ister para, ister kadınlık, ister ilişkiler olarak okuyun Venüs’ü: devrim niteliğinde dönüşümler başlıyor.
Tek bir tavsiyem var, siz şimdiden değerinizi anlamayan, size ait olanı size vermeyen, sizi azaltan, sizi eksik hissettirenlerden gözünün yaşına bakmadan kurtulun. Eski bilinciniz dahil.
Çünkü Güneş, Venüs ve Merkür’ün arasında parlıyor, kalbin ve aklın hizalanmasını ve nihayet egonun olması gereken dengeye gelmesini istiyor. Hak ettiğini istemek ayıp değil, bunun için ayağa kalkmak saldırganlık değil. Kendine değer vermeyen ve değerini bir başkasının gözünde arayan herkesin akılcı bir strateji ile ayağa kalkıp hak ettiğini kendine vermesi gerekiyor. Kimse size birşey vermeyecek. Siz kalkacak, ya alacak ya da gideceksiniz.
Çünkü Terazi’nin karşısında Koç var. Hakkı, adaleti, eşitliği, barışı, uzlaşmayı savaşmadan kazanamayacağımızı söylüyor bu karşıtlık dengesi. Bazen bunlar için de ayağa kalkmak zorundayız. Çünkü en büyük sadakatimiz kendimize değil mi?
İşte Jüpiter Koç’un Güneş ve Merkür’e olan karşıtlığı bize ‘tembelleştirici nezaket maskesini indirip gerektiğinde bir Amazon gibi savaşmamız gerektiğini’ hatırlatıyor. Çünkü biliyoruz ki içimizdeki kurtlar deli gibi uluyor.
Satürn Uranüs karesi ile zamanın ötesinde kıymeti bilinmemiş değerler için şimdi ayağa kalkıyoruz. Geç kalınmış rövanşlar gerçekleşiyor. Ama aslında geç kalınmış bir şey yok. Zaman bir illüzyon. Zamanın bir yerinde bizden çalınan ve bizim de bir yerlerde her nasılsa unuttuğumuz o tacı yerden alıyoruz.
Venüs, Ay Düğümü ve Uranüs’e uzak üçgen yaparken, değersizliğimizden büyük değerler, kıymet bilemememizden büyük kıyametler ve büyük kıyametlerimizden büyük uyanışların doğacağını görüyoruz. Ve aslan gibi yüreğimizle artık korkmuyoruz
Ayağa kalkıyoruz, sesimizi, saçımızı, tenimizi geri almak için.
Tacımızı hatırlayıp, yerden kaldırıp, hak ettiği yere geri koymak için, kafamıza, kalbimize, bilincimize ve gerçek benliğimize uyanıyoruz.
Korkmuyoruz.
Sevgiyle ve ışıkla.
23.9.2022