“Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.”
Yunus Emre
24 Haziran Perşembe gecesi saat 21:39’da Oğlak burcunun 3 derecesinde bir dolunay meydana geliyor. Oğlak’taki ayın karşısında Yengeç’teki Güneş duruyor. Tüm bilgeliğiyle geçmişten bugüne taşıdığımız incelikli ruhumuza (Yengeç), bedenlenerek yer aldığı bu madde dünyasındaki sorumluluklarını (Oğlak) hatırlatan bir dolunay yaşayacak ve iki uçta savurulurken dengeye gelmeye çalışacağız. Esasen ete kemiğe bürünmüş ruhlar olduğumuzu biliyoruz, hiç ölmeyen ve yok olmayan. Ancak bu etin kemiğin de hakkını vermekle yükümlüyüz, şimdi ve burada.
Dünyadaki varoluşumuzda, çeşitli görevler aracılığıyla madde gerçekliğini tanımak, şuur ve idraki geliştirmek için buradayız. Ruhun bu gelişimine ‘tekamül’ diyoruz. İnsan varlığının tekamülü ilişkiler ve maddeyle etkileşim içeren deneyimler vasıtasıyla gerçekleşiyor. Bu yüzden ne maddeden, ne deneyimden ne de deneyimin sorumluluğundan kaçamıyoruz. Yogilerin, sanıldığı gibi bir mağarada yıllarca saklanarak değil, aksine hayatla boğaz boğazayken aydınlanabileceğimizi söylemesi tam da bu yüzden.
Bu dolunay ete kemiğe bürünmüş bu varlığın sorumluluklarını hatırlamasını istiyor: Biricik mevcudiyetimin, eylemlerimin ve sevgimin sorumluluğunu alıyor muyum?
Hepimizin içinde yaşayan o İlahi Anne’nin / Ay’ın /Yengeç’in duygu ve sezgilerle örülü, besleyici, subjektif ve dışa bağımlı varoluşunu, İlahi Babamızın / Satürn’ün / Oğlak’ın somut, katı, gerçekçi ve sınırlar çizen sorumluluk bilinci ile dengelemek için buradayız. Yengeç sonsuz kere doğup duran o ölümsüz ruhsa, Oğlak bir gün ölecek olan o et kemik bilincidir. Ve ruhla etin dansını senkronize biçimde icra etmeyi öğrenenler, bu hayatta bir kuş kadar özgür ve bir tüy kadar hafif ilerlemeyi becerirler.
Seviyoruz, çok seviyoruz ama sevginin sorumluluğunu almak istemiyoruz. Dünyada sevdiğimiz ve bize sevgisini sunan herşeye karşı bir görevimiz var. Sahip çıkmanın, beslemenin, korumanın sorumluluğudur bu. Doğayı seviyor ama kirletiyoruz. Kuşu seviyor ama ürkütüyoruz. Çiçeği seviyor ama kopartıyoruz. İnsanı seviyor ama aldatıyoruz. Sevginin ciddiyetini ve sorumluluğunu kavrayamamış bir insanın sevgi dediği şey yalnızca bencil arzuların tatminidir. Sonu yoktur. Mutsuz eder ve sahibine mutsuzluk olarak geri döner. Venüs sınavlarıyla dolu bir dünyada en çok Venüs hatalarından sınıfta kalıyoruz. Bu dolunayda da Pluto Venüs karşıtlığı, sevgiyi sorumlulukla güçlendirmeyen her ilişkiyi sonlandırmaya hazırlanıyor. Hızlı bir biçimde konuşulmayanın konuşulduğuna, sırların açığa çıktığına, iplerin sert biçimde koptuğuna şahit olabiliriz ve her türlü ilişkide… Sevginizi karşıya sınırsızca sunarken, kendinize karşı olan sorumluluklarınızı gözardı ediyor, size bunu aynalayan onlarca deneyime rağmen hala kendinizi yok sayıyorsanız, kendinizle olan ilişkinizde de büyük dönüşümler yaşatacak yeni tecrübeler yolda olabilir.
Dolunayın yöneticisi Satürn, Mars’la yaptığı karşıt açıyla eylemlerimizin sorumluluğunu taşımayı hatırlatıyor. Bu hayatta hayallerini yalnızca pencerenin dışında büyütüp süsleyenler, sadece konuşan, söylenen ve şikayet eden, emek harcamadan başarı ve kazanç arzu edenler, sürpriz ve zaruri aksiyonlara davet edilecekler. Ruhunuzu geliştirmek istiyor, mutluluk, huzur ve içsel denge arzuluyor ama bununla ilgili karşınıza çıkan her daveti geri çeviriyorsanız, size birşeyler öğretmek isteyenleri maddiyat ve zaman bahanesiyle reddediyor ama en güzel saatlerinizi ve kazançlarınızı boş ve geçici olan şeylere harcıyorsanız… derin ve kalıcı olan güzelliklere uzaktan bakmaya ve onlara öykünmeye razı olmak durumunda kalacağınıza dair beklenmedik bir uyarı ile karşılaşabilirsiniz.
Ve Jüpiter Balık’ta, bizlere tekamül yasalarını tekrar hatırlatmak ister gibi gerilerken, dolunaya destekleyici açılar yapıyor. Hayatı bir ödül – ceza sistemi içerisinde algılamamak gerek yine de, hayat aslında bir sebep – sonuç ilişkisiyle ilerliyor. Sebebi olduğunuz şeylere dikkat edin. Bir söz, bir düşünce, bir arzu, masaya koyduğunuz bir kağıt kalem, niyetinizle ilham verici bir kitaba da bir intihar mektubuna da dönebiliyor. Tüm seçimler bizim. Jüpiter, her iyi olanı büyüttüğü gibi her kötü olanı da sonsuzca genişletiyor. Hayallere, sözlere, düşüncelere, davranışlara ve kararlara dikkat etmeli. Dün ektiğimiz tohumlar bugün mis kokulu çiçekler olarak bize dönebilirken, bazen hayat elimize kuru çiçekler tutuşturuyorsa, bunun sebebini karşıyı suçlamadan evvel kendi içimizde araştırmamız gerekiyor.
Neden buradayız, nereye gidiyoruz, hedeflerimiz, sorumluluklarımız, görevlerimiz neler, tüm bunları düşünmek ve idrak etmek için müthiş destekleyici etkileri olan bir dolunay bizi bekliyor. Merkür retrodayken birçok mesaj aldık, geçmişte gözardı ettiklerimizi hatırlayıp gözden geçirdik, şimdi bu dolunay ile düz hareketine geçen Merkür, Satürn’den aldığı ilahi destekle, bizi bu derin anlayışa davet ediyor. Hayatlarımız yeniden şekilleniyor, hedeflerimiz netleşiyor, sevgi yanıbaşımızda ve tüm bunlar şimdi burada hemen sorumluluk almamızı istiyor.
Sonsuzluktan bir parça koparılarak size bahşedilmiş bu çiçeğin, bu kıymetli hayatın, bu güzel bedenin, bu yüce ruhun hakkını vermeye hazır mısınız? Benliğiniz ve hayatınız için dik durmaya, ısrar etmeye, masaya koyduğunuz kalem kağıdı nihayet elinize alıp sil baştan yazmaya hazır mısınız?
Sevgiyle ve ışıkla.
(Tablo, kıymetli ressam Yasemin Sözer’e ait.)
23.06.2021