“Görmek isteyenler için yeterince ışık, istemeyenler için yeterince karanlık vardır.” Blaise Pascal
Yeni yılın ilk yeniayı Kova burcunda gerçekleşiyor. Neredeyse hiç zorlu açı içermeyen bu yeniay, uzun zamandır gerilimli olan gökyüzünde, bize nihayet
biraz nefes aldırabilir. Ancak bu renkli tablo hemen gözümüzü boyamasın. Zira gökyüzünde yeniayın klasik yöneticisi Satürn’ün de dahil olduğu büyük bir Balık toplaşması var ve ister istemez tüm ilgiyi üzerine çekiyor. Balık burcunun anlamları hep çok karmaşık; içinde merhamet ve sevgi olduğu kadar bela, kayıp, ölüm temaları da var. Kuzey Düğümü de Scheat sabit yıldızı üzerinde görüyoruz. Birbirine kenetlenmiş Venüs ve Neptün de bu dereceye doğru ilerliyor. Balık burcunun son derecelerinde yer alan Scheat sabit yıldızı, peygamber arketipi Balık’ın tüm anlamlarının şaha kalktığı bölge olarak kabul ediliyor: bütünün hayrı uğruna kurban olmak.
Kova burcu Balık burcunun ön tasarımı gibidir. Balık sürecinde, maddenin sınırlarını aşabilen ruh, kendinden öte bir varoluşu sezer; teslimiyet içerisinde kendini adayarak onunla bütünleşir. Artık burada ‘ben’ diye bir şey olmadığı gibi, uğruna verilecek bir mücadele de yoktur, çünkü kimlik ortadan kalkar. Egonun kıyafetlerinden soyunulur.
Daha ötesi, ‘ben’den gayrı bir ‘sen’ de yoktur. Ben, sen, biz, onlar, hepsi varoluşun farklı veçheleridir; hepsi ‘bir’ olanı, farklı rollerde canlandıran birer oyuncudan ibarettir. Ve her kim olursa olsun, tüm oyuncular, perde kapanınca sahneden inecektir. Kalıcı olan sadece bu oyun sahnesi ve oyunun kendisidir. İşte Balık, bu ilahi devinim ile bütünleşerek kendinden vazgeçmiş, insanlığı bir ve tek olana çağırmak için benliğini kurban etmiştir.
Kova burcu ise, Balık sürecinde içselleştirilecek bu ‘birlik bilinci’ için uygun zemini hazırlar. Madde dünyasında, düalizmin kalın duvarları arasına sıkışmış insan yığınlarına, tek tek değil, ancak bir arada olurlarsa duvarın yıkılabileceğini göstermeye çalışır. Ancak işi zordur. Çünkü kitleler çoğu zaman sağır ve kördür; gösterilenin ötesini göremez, yalnız kendi çıkarına odaklanır; bir şeylere sahip olduğuna inandırılmıştır ve eğer mevcut düzene başkaldırırsa, zaten o hiç sahip olmadığı şeyleri bir bir kaybedeceği korkusu ile yönetilmektedir. Kova bir taş atıp da suları bulandırdığında, çok azı gelir arkasından. Çoğunluk onu ‘deli ve tehlikeli’ olarak yaftalar. O yine de bildiğini okur, hiç anlaşılmamış ve bir tür yalnızlığa hapsolmuş olsa da, anlaşılacağı güne dek taş atmaya, suları bulandırmaya devam eder.
Gökyüzündeki tabloya dikkatli baktığımızda bir insanlık ideali için kendini kurban edenlerin fedakarlığını ve suya durmadan taş atanların sessiz isyanını görürüz. Yeniayın yöneticisi Satürn, haritanın tepesinde, tüm haritaya hükmediyor. Dahil olduğu balık stelyumunu da düşününce, ‘birlik’ bilincine uyanmamız ve yerel kavgalardan kafamızı kaldırıp büyük resme odaklanmamız için şimdi dünya planında kendini feda etmekte olan sevgi dolu ruhlar gözümün önüne geliyor.
Çok yürek yakan ama bir yandan da çok şefkatli bir görünüm bu. Dedim ya, Balık’ın anlamları, zihinle anlaşılamayacak kadar flu… Haritanın yükseleninde Yengeç var ve retro Mars, haritanın kalbinden bu kavuşuma üçgen açıyla bağlanıyor. Yine bir kader, kurban olma ve kendini feda etme sembolizması…
Yeniayın modern yöneticisi Uranüs, Balık’taki gezegenler ile Mars arasında durmuş, sanki bu dünya ve öte alem arasında kanallık yapıyor. Neresinden bakarsak bakalım; çok kadersel, karmik, adına ne derseniz deyin, gözümüzle gördüğümüz ama uzanıp da ulaşamadığımız yıldızlar gibi, görebildiğimiz ama kontrol edemediğimiz düzeyde yoğun, matematiksel, nakış gibi ince işlenmiş bir nizam içerisinde oluyor, tüm bu olmakta olan… Altair kavuşumlu Merkür ve Pluto yeniaya eşlik ederken, sadece bizler değil, tüm insanlık çok derin bir idrak dönüşümünün eşiğinde duruyor.
Jüpiter üçgeni, bu dönüşümün tek çıkış olduğunu gösteriyor, ancak sistemin kuralı çok net: mevcut idrak ne düzeyde ise, tam da ona uygun şiddette deneyimler plana dahil oluyor, bazen felaketler…
Bugün insanlık, adeta elinde mumla ışığı aramakta, oysa ışık, en başından beri hep orada. Bazen ışığı bulabilmeniz için, önce kaybetmeniz gerek. Gözünüz ışığa körleştiyse, önce ışıkları söndürüp karanlıkta oturmanız gerek. Sistem, bunu bizim için yapıyor. Ve sonra ışığı tekrar bulmamız için, bir meşale yakmamızı istiyor. Peki bunu kim yapacak? Kitleler, arzu ettikleri yaptırım gücüne ancak bir araya gelirlerse sahip olabileceklerini anlamadıkça, talep ettikleri özgürlük ve haklar bir bir sınırlandırılacak, hatta ellerinden alınacak; ancak kaybedilince değeri tam olarak anlaşılan bu hakların geri alınması için birtakım bedeller ödenecek, kitleler nihayet birlik bilinci ile ortak bir idealde birleşip, otoritelere karşı harekete geçecek… Pluto Kova’nın 20 senelik yolculuğunun özeti işte bu.
Zamanın ruhu böylesine belliyken, bu ümitsizlik, bu vazgeçiş, bu karanlığa teslim oluş, bu karakış neden? Hasbelkader bu yüzyılda doğmuş olmamıza sızlanarak üstesinden gelebiliyor muyuz sahiden?
Oysa çok özel bir zamanda, çok özel bir yerdeyiz, artık bunu görebilmeliyiz. Yepyeni versiyonuna hazırlanan insanlığın devre kapanışına tanıklık ediyoruz. Bizler ve çocuklarımız, yeni devrenin ilk oyuncularıyız. Zaman ve devinim hızlandıkça kabuğunu kırıyor evren, fakat çoğumuz rolümüzün farkında bile değiliz… çünkü teslim değiliz.
“Ben ne yapabilirim ki”, diyorsan hala…
Sen değil, biz.
Tek değil, hepimiz.
Ancak önce o yalnız ve soğuk bencilliğimizden vazgeçebilmeliyiz.
Kova, insanlık demek. Ancak birlik olmanın gücü ile ulaşabileceğimiz pırıl pırıl, ışıklı gelecek demek. Bugün imkansız görünenin rüyasını şimdiden görmek demek. Ve henüz kimse rüyanıza inanmıyor olsa dahi, asla vazgeçmemek demek.
İçinden geçtiğimiz bu ahir zamanın kör karanlığında, tek tek uyanıp birbirimizi uyandıracağız. Biri uyanamamışsa kızıp arkada bırakmak yerine, elinden tutup kaldıracak, bu zor günlerden yıldızlara varıncaya dek, bir ve birlik olmanın kudretinden güç alarak, ışığa doğru yolumuzu aydınlatan o ilk meşaleyi biz yakacağız.
Biz gerçekten de, atalarımızın en güzel rüyasıyız.
Ancak birlikte görebilirsek ve birlikte uyanabilirsek, gerçek olacak rüyalarımız.
Sevgiyle ve ışıkla🧡
29.01.2025