2021’in en önemli tutulması, Cuma günü 27 derece Boğa burcunda gerçekleşecek. Tutulmanın üzerinde gerçekleşeceği ‘şeytan’ Algol sabit yıldızı ve onun bağlantılı olduğu Medusa miti birkaç haftadır sıkça yazılıp çiziliyor. Açıkçası bir anda bu kadar konuşulur olması bile, bu mitolojik hikayenin bundan sonra yaşanacaklarla doğrudan bağlantılı olduğunu ve dolayısıyla iyi analiz edilmesi gerektiğini gösteriyor.
Perseus takım yıldızının en parlak yıldızlarından olan Algol, bir ‘çift örten’ yıldız. Yani, birbirine yakın duran iki yıldızdan oluşuyor ve bu yıldızlar sırayla bir diğerinin önüne geçip ışığını kapatıyor. Bu iki yıldız bu devinimde birbirlerinden madde çalıyor, bu sayede evrimlerini hızlandırıyor, yani aslında birbirlerini ‘besliyorlar’. Bu açıdan Algol, bizlere sistemdeki dualiteyi yani ikiliği gösteriyor. İyi – kötü karşıt uçların birbirini beslediğini ve zamanla bir diğerine dönüştüğünü sembolize eden Algol, ‘masum güzel kızdan, erkekleri taşa çeviren şeytan kadına’ dönüşüveren Medusa’nın mitolojik hikayesi ile ilişkilendiriliyor.
Hikayeyi biliyorsunuz: Tanrıça Athena, Poseidon tarafından tecavüze uğrayan güzel Medusa’yı kıskanarak onu yılan saçlı bir canavara dönüştürüyor. Yılan, sembolojide aynı anda hem şeytan hem de şifa anlamında kullanılıyor. Üstüne üstlük Perseus Medusa’nın kafasını kestiğinde, boynunun bir yanından zehir, bir yanından panzehir akıyor; bu da bizi dualiteye götüren bir başka sembolik. Dolayısıyla Algol’ün dünyadaki ikili yapıyı mükemmel biçimde tasvir eden, iyi ve kötü arasında kişiye seçim hakkı tanıyan, bir yandan da kötü gözükenin iyi, iyi gözükenin kötü olabileceğini hatırlatan, hırs, öfke ve egoyla hareket edildiği takdirde her ikisinin de korkunç bir yıkıma dönüşebileceğini resmeden müthiş bir sembol gücü bulunuyor.
Medusa hiç şüphesiz bir kurbandı. Ona zorla sahip olan Poseidon’un başlattığı ‘kurban etme işi’, Perseus’un kılıç darbesi ile tamamlanmıştı. Ancak tüm bunların ötesinde, onu en başta kurban eden, öfke, hırs ve egosuna yenik düşen Athena’ydı. Bu mitolojik hikayedeki optik yanılgı, aynı Perseus’un kalkanındaki yansıma gibi, bizi sürekli Medusa’ya bakmaya, ona acımaya ve bir gün onun gibi olmaktan (kurban olmaktan) korkmaya itiyor. Oysa, asıl bakmamız ve bir gün ‘ona dönüşmekten’ korkmamız gereken arketip Athena.
Athena, hepimizin içindeki gölgeyi temsil ediyor ve bizim Medusa’yı bırakıp Athena’ya bakmamız, onun gözlerinde kendi içimizdeki bu vahşiliği, acımasızlığı ve acizliği görmemiz gerekiyor. Dünyada sürüp giden savaşlara, yanan ormanlara, bitmeyen salgına, bozulan iklime, kapıyı çalan kıtlığa, öldürülen adamlara ve kadınlara, yıkılmaya yüz tutmuş dünya düzenine bakın. Yalnızca size anlatılanı duyuyor, gösterileni görüyorsanız, yani hala Perseus’un kalkanından Medusa’ya bakıp kurbana acıyorsanız, evet dünya bir felaketler zinciri ve siz de bir kurbansınız. Birileri gözünüze Medusaları sokarak, içinizdeki Athenalardan kaçmanızı istiyor.
Bense bugün sizi Athena’nın gözünün içine bakmaya davet ediyorum. Onun Medusa’ya yaptığı gibi onu yargılamadan, ayıplamadan ve yılana çevirmeden, onu anlamaya davet ediyorum. Tüm ezberlerinizin ve rahatınızın bozulması, keyfinizin kaçması ve düzeninizin yıkılması riskine rağmen, Medusa’nın aslında hepimizin kurbanı olduğunu, bizi bugün kurban haline getirenin de bu gerçeği görmezden gelişimiz olduğunu fark etmenizi istiyorum. Kadının kadına, erkeğin erkeğe, insanın insana ve yine insanın ufacık bir parçası olduğu halde tüm evrene yaptığı zulmü yüreğinizde hissetmenizi istiyorum.
İçinde yaşadığımız dünyanın değişmesini istiyorsak artık ‘şeyleri’ doğru okumak ve yorumlamak zorundayız. Ezberlenmiş bin yıllık mitolojiler dahil…. Etrafımızdaki kadın cinayetlerinin son bulmasını istiyorsak, bugün hemen şimdi, en yakınımızdaki kadınlardan başlayarak kadının kadına ettiği haksızlığa derhal son vermemiz gerek. Erkeği ve kadını, dualitenin iki çarkını (Algol’ü oluşturan iki yıldız gibi), bu birbirinden ayrı düşünülemeyen, birbirini besleyen ve eğer doğru anlayamazsa, kabul edemezse, birbirinin mahvına sebebiyet veren mahlukatları belki önce kendi içimizde anlamamız ve kabul etmemiz gerek. Artık Medusa’ya acıyan gözlerimizi değil, geç kalınmış yaşam hakkını, o güzel saçlarını, muhtemel aşklarını vermemiz gerek. Athena’nın kıskançlığını ve acizliğini dürüstçe kendi içimizde bulduğumuz zaman yapacağız bunu…belki… ve umarım çok geç kalmadan.
Evet, bu ay tutulması felaketler, toplu ölümler, suikastler, toprakla ve parayla ilgili köklü değişimler, krizler, bitişler, gerçek ve mecazi depremler getirebilir. Evet, ama zaten bunların içinde değil miyiz? Daha neyi görmemiz, yaşamamız gerek? Tüm bunlar olduğunda siz ne yapacaksınız? Hayatın neresinde, hangi rolü oynayacaksınız? Güç sahibi olduğunuzda gücünüzü nasıl kullanacaksınız? Bir diğerini bertaraf etmek için nefret ve öfkeyle yılanlarınızı mı salacaksınız? Gücünüz alındığında nasıl davranacaksınız? Kurban mı olacaksınız? Yoksa sizi kurban etmek isteyenlerin gözünü kamaştıran bir ışıkla, ölüm ve yenilgi pahasına karanlığa ve zulme karşı savaş mı açacaksınız?
Hayat her zaman seçim verir. Seçimini ışıktan yana kullananların yılanları uykuya dalacaklar ve tüm Medusalar belki şimdi, belki yarın o güzel saçlarını geri alacaklar. Hiç kuşkunuz olmasın.
Sevgiyle ve ışıkla.
17.11.2021