Aslan’da Yeniay: Uyan

Aslan’da Yeniay: Uyan

“Nasıl olur da insan kendine uygun gördüğü rol uğruna kendini ortadan kaldırır?” Simon de Beauvoir

Henri Rousseau’nun tablosunda çöl ortasında uyuyan bir kadın ve başucunda bir aslan görürüz. Aslan tehditkar bir ifade taşımaz; aksine kadını gözler, belki de uyanmasını bekler. Çağlar boyu hemen her kültürde aslan güç, koruma ve liderlik ile ilişkilendirilmiştir. Tarihte yalnızca krallara bahşedildiğine inanılan ilahi güç, aslanlı kapılar ve mücevherlerle mühürlenir…

Astrolojide de Aslan arketipi, sistemin kralı Güneş tarafından yönetilir ve insanı bu tanrısal gücün eşsiz bir parçası olarak konumlandırır. Tabii, sağlıklı ego ve güç duygusuna, ancak doğumumuzla inşaası başlayan sahte benliğin derin uykusundan uyanarak erişebiliriz. Uyanış, birtakım krizlerle sahte benliğin ölüp, hakiki benliğin yeniden doğmasıyla gerçekleşir. Tablodaki aslan, belki de bu uyanış anını beklemektedir.

Bu gece Aslan burcunda gerçekleşecek yeniay, insanın hem kendine uyanışını, hem de kendini -kendinden- yeniden doğurmasını tasvir ediyor. ‘Yeniden doğum’ ya da ‘ikinci bir şans’ anlamına gelen Talitha sabit yıldızı ile kavuşan yeniay Pluto ile de partil bir karşıtlık içerisinde. Pluto, gereksizce taşıdığımız ego ve gurur yüklerinden arınarak benliğimizi ‘kendi gibi olma’ özgürlüğüne kavuşturmamız için bekliyor. Elbette kendi yöntemlerini uygulayarak, ‘ben’ dediğimiz kişiliğimizin o kalın ve yıkılmaz duvarlarını, gerçeğin sert matkap darbeleri ile oyacak. Yeniayla kavuşum halindeki Merkür’ün Güneş’e doğru yani teknik olarak ‘yanmaya doğru’ geriliyor oluşu, kim olduğumuza dair saplantılı ve tutucu fikirlerimizin yanarak saflaşmasını, kristalize olmasını sembolize ediyor.

Burada bilinmesi gereken şu ki Pluto, bizi bu kez bir yıkıma değil, doğuma götürüyor. Sahte bir hak ve büyüklük sanrısına hapsolmuş zavallı ruhlarımız, yankı odalarında, kendi alkış sesini duyarak böbürleniyor, peki bu, ağır ağır ilerleyen bir yıkım değildir de nedir? Tıpkı önünde duran gerçeklere kör, halkının sesine sağır bir kral gibi, yalnızca sudaki yansımasında yücelen biri ne denli tatminkar bir hayat yaşayabilir? 

Şimdi Pluto’nun yüzleştirerek dönüştüren, Uranüs’ün kopararak özgürleştiren dokunuşları ile yaşayacağımız tüm krizler, tuhaf bir biçimde ‘Oh!’ dedirtebilir. 

Satürn ve Neptün’ün destekleyici açıları, çakıldığımız yerden daha sağlam bir kişilikle doğrulmamıza yardımcı olabilir. Gerçek güç neymiş, asıl şimdi tadabiliriz.

Satürn ve Neptün, ‘ben şöyleyim, böyleyim’lerin gerisinde saklı otantik benliğimize ulaşmak için biricikliğimize sahip çıkmamızı istiyor. Derin değersizlik ve güvensizlik duygularımızın üstünü makyajlayarak örten şişkin egomuz nihayet sağlıklı bir irtifaya kavuşacak. Bu dönemde yaşananlar, kibrimizi yıkan bir doğada tezahür edebilir; her birimiz dışarıya yansıttığımız ‘her zaman haklı, kusursuz ve şahane’ imajın ardında saklı ızdırapla tanış olacağız. Bu kez üstünlük değil, yoksunluk ve yetersizlik duygularımız galip gelebilir; bu çamurdan hakiki ve güçlü bir benliği yaratmak adına tüm maskelerimizi söküp atmayı tercih edebiliriz. Satürn ve Neptün, tam da bu yüzleşme için gerilemekte ve tekrar Balık burcuna döndüklerinde, bu yüzleşmeden kaçanlar hüsrana uğrayabilir.

“cum te ipsum eligis, omnia circa le quoque te eligunt.” 

“sen kendini seçtiğin zaman etrafındaki her şey de seni seçer.”

Yeniayın yükseleninde Balık burcunu ve Kuzey Düğümü görüyoruz. Yöneticisi Jüpiter Yengeç’te, yükseleni üçgen açı ile görüyor. Şimdi yaşananlar, bir anahtar gibi en gizli ve en gerçek benliğimizin kapısını aralarken, bu akışa müdahale etmemek fakat mutlaka suya girmek gerekiyor. Yaralı bereli ilişkilerimiz bizi bize aynalıyor; her türden ilişkide, öncelikle kendimizi seçip, benliğimizi güçlü ve hakim kıldıkça ilişkilerimiz de şifalanıyor. Satürn ve Neptün’ün Koç burcundan desteği tam da bu yönde işte, ‘ben’ nerede başlayıp nerede bitiyor, bunun tahlilini doğru yapmak, sınırları doğru koymak gerekiyor. Büyük dağları biz yaratmadık ve kimse kölemiz değil, evet, ancak bir başkasının dağı altında ezilip kölesi olacak da değiliz. Sağlıklı bir mesafede yepyeni sınırlar çizmek gerekiyor.

Değişken burçlardaki ana akslar, sabahtan akşama değişen gündemlerin habercisi. Ne oldu, ne oluyor derken, ev, iş, aile, ilişkiler ve gittiğimiz yol, belirsizlikler eşliğinde kadersel değişimlere gebe olabilir. Ana akslara yapışmış ay düğümleri, ilişkilerde eski tutumların terkedilmesi gerektiğine işaret ediyor. Eleştiri, memnuniyetsizlik, yıkıcı mükemmelliyetçilik ve kusursuz ilişki dayatması ile ‘dışarıdakilere’ oynanan roller… Fokal konumdaki Venüs ve Mars’ın sıkı karesi, ilişkilerdeki derin uzlaşmazlıkları gün ışığına çıkıyor. Merkür’ün retro pozisyonu ile ani ifşalar, yanlış anlamalar ve hiç dinlemeden aslan gibi kükremek olası. Ancak Mars GAD kavuşumu, eline bıçağı alıp saldıranın esasında bıçağı kendine saplayacağına işaret ediyor.

Aslan yeniayı, Güneş’in karşı konulamaz ışınlarına direnmeyip uyanmamızı istiyor.

Bir başkasının gözündeki yansımandan, 

gerçek varoluşuna uyan.

*

Sonradan edindiğin imaj ve kimliklerden,

öz ve hakiki benliğine uyan.

*

Bir başkasının yörüngesinden, 

kendi yolunun güzergahına uyan.

*

Sonu gelmeyen gurur ve güç savaşlarından,

gerçek sevginin işbirliğine uyan.

*

Belki acıtan bir yüzleşme, zorlayan bir dönüşüm ve sancılı bir yeniden doğum ile artık gerçek özgürlüğe uyan.

Sevgiyle ve ışıkla💙

24.07.2025