“İyi, kötü, doğru, yanlış birçok kelime biliyorum. Ama bunların içinde kutsal olan bir tane var, o da ‘BEN’.” Ayn Rand
Yılın ilk dolunayını yarın akşam Aslan burcunun 9 derecesinde karşılıyoruz. Oldukça kuvvetli bir dolunay bu: Kova burcundaki gezegen toplaşmasını karşısına alıp tek başına geceyi aydınlatan Aslan Ayı ile gökyüzü adeta bir düelloda.
Güneş-Ay karşıtlığını kareleyerek fitilleyen Boğa’daki Mars-Uranüs kavuşumu, taraf tutmuyor: Alışıldık düzen sallanacak ve herkes payına düşeni alacak.
Aslan arketipi toplumu yöneten kralsa, Kova arketipi de toplumu evrilten devrimcidir. Kral da işini yapar devrimci de. Biri diğerine göre iyi ya da kötü değildir. Birbirlerini beslerler. Yalnızca rolleri farklıdır, gereklidir ve en iyi şekilde icra edilmelidir. Dualite bu yaşama hayat veren döngüdür ve tüm karşıtlar temelde birbirini bütünlemektedir.
Sorun, rollerin hakkı verilemediğinde başlar. Devrimci ruh topluluk içinde artık ‘çok da aykırı kaçmamak için’ rengini saklamaya ve var olan düzene uyum sağlamak adına ideallerinden soyunmaya başlar. Kral mevcut gücünü, kendisine tehdit gördüğü ‘farklı renkleri bastırmak için’ kötüye kullanır. Ekosistem şaşar. Denge bozulur. Kral korkuyla kontrolün gölgesine sığınırken, devrimci bir başka korkunun paçasına dolanır: tecrit edilmek.
Gerçek sevginin, gerçek gücün, birlik duygusunun ve sağlıklı egonun katili aynıdır: korku.
Sağlıklı bir Aslan arketipinde ego, ilham veren liderler, başarılı sanatçılar, proaktif yöneticiler yaratır. Yaratıcılık, oyun ve neşe içinde kendini istediği biçimde ifade edebilen, sınırlarını yönetebilen ve kitleleri peşine düşüren manyetik bireyler inşa eder. Aslan aslında yönetmez. O kadar kendinden emin ve cesurdur ki, zaten peşine düşülür ister istemez. Ancak bu denklemin içine korku kattığınızda, tozu dumana katan despotlar, nevrotik narsistler, dediğim dedik sağır ve bencil yönetimler görürsünüz. Olduğu yerden emin olamama ve yönetememe korkusu, manipülasyon ve bol dram sosuyla etrafına emir yağdıran tipler türetir.
Sağlıklı Kova arketipinde ise ego, topluluklar içinde sıradışı fikirlerini ifade etmekten korkmayan, gerekirse tek başına yürüme cesareti ile ilham olan, yenilikçi düşünce tarzı ile her alanda adeta devrim yaratan bireyler yaratır. Üstelik bunları herkesi işe dahil ederek yapacak kadar kapsayıcıdır. Doğal olarak sevilir Kova, adım atarken sevilme ve kabul edilme kaygısı gütmez. Özgün ve özgürdür. Ancak bu denklemin içine biraz korku kattığınızda, gerçek düşüncelerini yalnızca kendine saklayan ama bir yandan da içinde büyük huzursuzluk, öfke ve isyan biriktiren, en sonunda bir gün bunu en olmadık şekilde patlatarak tuhaflaşan tipler görürsünüz.
Kral da devrimci de bu noktada aslında aynı kişidir: ikisi de korkudan beslenir ve eninde sonunda kaybederler. Kendini özgürce ifade edebilen insanların olmadığı bir yerde çağıl çağıl akan bir yaşamdan söz edilemez.
Bu dolunayda egoyu bir kalkan gibi üstüne giyen, gücü bir kırbaç gibi etrafına sallayanlar kadar, aman düzenimiz bozulmasın diye susan, tepki vermeyen ve dolayısıyla sınırlarını çizemeyenler de aynı kefedeler: Biraz denge, biraz özvarlık bilinci için sarsılacaklar.
Güneş ve Jüpiter’in Kova’daki kavuşumu bu korku temelli isyan duygusunu amansızca büyütebilir. Uzun zamandır içinde bir şeyleri tutanlar bir anda patlayabilir. Merkür’ün açısız bir şekilde başıboş durduğu ve bir gün sonra durağan pozisyona geçeceği harita, bu patlama esnasında ve belki sonrasında bile sağlıklı iletişimin mümkün olmadığını gösteriyor. Elbette kişilerin ve koşulların dengeye gelmesi için bu iletişimsizlik ve çözümsüzlük de gerekli olabilir.
Aynı gün içerisinde kesinleşen Venüs Pluto kavuşumu ise birçok ikili ilişkide güç savaşlarının ve takıntıların ayyuka çıkacağını gösteriyor. Çok iyi tanıdığınızı sandığınız insanların gerçek yüzünü görmeye hazırlıklı olmalısınız. Uranüs maskeleri düşürecek ve bugüne dek gizlenmiş herşeyi, tüm gerçek duygu ve düşünceleri ortaya dökecektir. Neptün’ün Ay düğümleri ile olan karesi de bir yandan etkisini sürdürürken, Aralık’tan beri gündeminizi bu ‘benden gizlenenler ve gerçekler’ süreci meşgul ediyor olabilir.
Bu süreçte, egonun doğasını iyi anlayan,bugüne dek sahip olduğu egoyu yok saymak yerine sağlıklı şekilde gün ışığında yetiştirenler için büyük erozyonlar yaşanmayacaktır. Kova süreçlerini en yoğun şekliyle deneyimleyeceğimiz 2021, özgürleşmenin, sesimizi çıkarmanın, kendimizi ve yaratıcılığımızı en iyi şekilde ifade etmenin yollarını yeniden keşfedeceğimiz bir sene olacak. Kimsenin boyunduruğu altına giremeyiz artık ve girmeyeceğiz de. Sahte kralların olduğu kadar sahte devrimcilerin de tarih sahnesinden silineceğine tanık olacağız. Kibir, “ben dedim oldu”culuk ve manipülatif kontrol saplantısı yeni bilinç düzeyinde artık işe yaramayan yöntemler olarak tedavülden kalkacak. Koca koca uluslardan holdinglere, ikili ilişkilerden öğretmen-ebeveyn-çocuk ilişkilerine dek tüm düzlemlerde, hiyerarşiler ve tüm eski usüller değişecek.
Hedef, üst akılla bağlantıda kalabilen, düşüncelerini ve sezgilerini özgürce ifade edebilen yaratıcı ve bağımsız bireyler. Hedef, gökkuşağının tüm renklerini ve özgür iradenin gücünü savunan özgüveni tam liderler. Bu bağlamda kadının gücünü, yönetim kabiliyetini, tok sesini ve varlığını da gün geçtikçe daha çok hissedeceğiz. Kemikleşmiş ataerkil dayatmacı varoluş, bu değişim rüzgarından payını elbette alacak.
Egonun gölgesinde kırbaçlanan insanın yerini nihayet korkularından arınarak ayağa kalkan ve egonun ışığında parlayarak arınan yeni insan alacak.
Öyleyse yeni insana yürüyelim hep birlikte, sevgiyle ve ışıkla.
Mask: Cyndy Salisbury