“Ben bir deniz kızı olmalıyım, Rango. Derinliklerden korkum yok, ama sığ bir yaşamdan ödüm patlıyor.” Anaïs Nin
Sabah saatlerinde, gökyüzünde beş gezegenin birden Boğa burcunda hizalandığı Boğa Yeniayı yaşanacak. Türkiye saatiyle 06:21’de gerçekleşecek yeniayın yükseleninde ise yine Boğa burcunu, kriz ve sıkışmışlık sembolü 29 derecede görüyoruz.
Her yönüyle adeta bir yılanın ‘deri değiştirme’ sürecini tasvir eden dönüştürücü Akrep dolunayını yaşadıktan sonra, bizler de kıştan kalma eski gömlekleri çıkarıp yenilerini giymek üzere soyunmuş bulunuyoruz. Nihayet hayatta kalma mücadelesine bir son verip, bu kez hayattan keyif alma safhasına geçiyor; konfor, haz ve güvenlik anlamlarını taşıyan Boğa mevsimine bu yeniay ile birlikte resmen adım atıyoruz.
‘Yeniden başlama’ heyecanını bünyemize yüksek dozda zerk eden bu yeniay, yorucu bir kış atlatmış, yediği ayazları çoktan unutmuş, ayağındaki çorabı bir çırpıda fırlatıp çıplak ayaklarını heyecanla toprağa basan ve şimdi artık yalnızca keyfine odaklanmak isteyen Boğa’nın rahatlık hislerini taşıyor.
Uzun zamandır ilk kez böylesi iyicil etkiler taşıyan bu yeniay ile, Boğa’nın sembolize ettiği güven, konfor, istikrar ve bereket, maddi manevi her alanda etkisini gösteriyor olacak. Yeniayın düzenleyicisi Venüs’ün ve yaşam enerjimizin sembolü Mars’ın kendi yöneticiliklerinde oldukça kuvvetli bir pozisyonda bulunduğu bu yeniay, Satürn’den de destek alırken, hem hedeflerimize dair güçlü başlangıçlar için adım atmak, hem de bu adımları sağlam ve kalıcı kılmak mümkün olacak.
Ancak öte yandan bu haritada, öyle merkezi, öyle kendine odaklı ve konsantre bir enerji var ki, tek taraflılık, sabit fikirlilik, kendinden başka kimseyi duymama, görmeme, dikkate almama ve bu yüzden de tarafsız ve sağlıklı bakış açısını yitirme riskinin bir hayli yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bu tek yönlü kanalize enerji Boğa burcu kalitesinde olunca, güvenlik takıntıları ve mutlak konfor arayışı ile, gerekli miktarda stres ve kişiyi büyütecek risklerden tamamen kaçınma, hazzın abartıldığı vakit uyuşturan doğasına kapılma, monoton, tembel, garantici ve kontrolcü bir doğada, özellikle ilişkilerde derinlikten korkarak güvenli ama sığ sularda kalma ısrarı göstermemiz ve yaşamın belirsizlikten doğan büyüsünü ıskalayıp duygusal sığlıklarda boğulma ihtimalimiz var.
Yeniaya en güçlü halindeki Venüs’ün ve 21 Nisan’da yepyeni bir döngü başlatan Jüpiter&Uranüs kavuşumunun eşlik ediyor olması, şans ve fırsatları hiç umulmadık biçimde kolaylıkla önümüze seriyor olsa da, diğer taraftan sahip olduklarımızın bize hükmetmesine, alışkanlıklarımızdan oluşan o güvenlik çemberinin bizi bir süre sonra kendi içine hapsetmesine razı olabileceğimize de dikkat çekiyor.
29 derece Boğa’daki yükselenin umulmadık krizlerle gelebilecek bir uyanışı işaret etmesi, aslında tam olarak yüklerimizden arınmadığımızı, midemizi rahatsız eden bir şeylerin hala var olduğunu, ancak değişimden ölesiyle korktuğumuz için bizi rahatlatacak bu arınmadan bile isteye kaçındığımızı işaret ediyor.
Nitekim Boğa, değişimi sevmez; kendi yaşamı dahil, ‘benim’ dediği her şeyi olduğu haliyle muhafaza etmenin derdindedir. Oysa derisini döküp yenilenmek, çürümeye yüz tutanın kopuşuna izin vermek ve onu öldürmeyen krizlerle daha da güçlenerek küllerinden yeşermek tam da karşısındaki Akrep’in işidir.
Boğa, derinlikleri sevmez; ona göre çoktan denenmiş bilindik yolları izleyerek, taşların üzerinden, suya hiç değmeden, yüzeyde kalarak ilerlemek kafidir, güvenlidir. Oysa derinlik arzusu, merakı ve cesaretiyle, hiç kimsenin bilmediği o gizli dünyalara dalabilmek, yalnızca hayatın nüvesinde saklı ab-ı hayattan kana kana içebilmek, tam da karşısındaki Akrep’in esas bilgeliğidir.
Bu yeniay, yalnızca çok iyi ve şanslı bir yeniay kategorisinde algılanmamalı: bize bir yandan armağanlarını sunarken, bir yandan da hayatımızda içsel bir krize sebebiyet veren, tutunduğumuz ama artık bırakılması gereken eski sevdalara dair gerçekçi bir değerlendirme yapmamız gerektiğini hatırlatıyor.
Şayet, bazen kişinin sabit ve sonsuz güvenlik arayışı, toslayıp durduğu en aşılmaz duvar haline geliyor. Kendimizi güvenlik çemberlerine hapsedip, çemberin dışında kalan gerçekleri görmezden geldiğimiz, bizi büyütüp geliştirecek fırsatları es geçtiğimiz, sonunda bu dapdaracık çemberde hem yalnız, hem donuk, hem de sığ bir halde, aslında keyif peşindeyken son derece keyifsiz ve hareketsiz bir vaziyette sürdürdüğümüz hayat alanlarımıza hakikatle bakmaya ihtiyacımız var.
Boğa, dünyanın burcu ve dünyevi olan her şeyle ilgili. Bizlerin de dünyevi boyutta her şey bir noktada istediğimiz gibiyken, ‘hep bir şeyler eksik’ dediğimiz o anda, Boğa’nın karşısındaki Akrep beliriyor. İstediği tüm oyuncaklar alınsa dahi, hatta tam da o tatmin anında, koskoca bir boşluk ve tatminsizlikle boğuşan bir çocuk gibi, bu yeniay da ‘sana istediğin her şeyi versem de içindeki o boşluktan kurtulamayacaksın’ diyor.
Çünkü anlamamız gereken aslında çok başka bir şey; hayat biriktirilen madalyalar, zaferler ve oyuncaklar değil. Hayat, öylece muhafaza edebileceğimiz sabit, stabil, değişmez bir kazanım değil.
Esas mesele, tüm oyuncaklar elindeyken dahi, karaya çıkınca konforla tanışmış bir denizkızının yine yeniden derinliklere dair duyduğu tutku gibi, her şey çok yolundayken bile, yaşamının karanlık dehlizlerine uzanmak, en derinlerdeki arzularını anlamak, içine hapsolduğun emniyet kulelerinden bir hışımla atlayarak, evrenin gizemli derinliklerine korkusuzca açılmaktan korkmamak…Derinlerde bir yerde hayatın binbir renkli ihtimalleri sen onları bul, gör, uyandır diye beklerken, sığ bir yaşamdan ödü patlayanların kana kana içeceği bu ab-ı hayat, şimdi yaşamını bu sonsuz renk paletiyle zenginleştirmen için seni bekliyor.
Sevgiyle ve ışıkla💙
Art: Victor Nizovtsev
07.05.2024