“Korkma sadece toprağa gideceksin… Sonra toprak olacaksın… Sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin… Oradan özüne ulaşacaksın… Çiçeğin özüne bir arı konacak… Belki… belki o arı ben olacağım.” Baran, Eşkıya
Güneş ve Venüs’ün Akrep burcuna geçişiyle beraber, çok güçlü bir Akrep mevsimine girmiş bulunuyoruz. Bu geçişin resmi damgasını ise 25 Ekim’de gerçekleşecek Güneş Tutulması vuracak.
Akrep mevsimi çürüme mevsimidir: yaprağın çürüdüğü ama altında gizli bir tohuma yürüdüğü zamandır. Bu yüzden Akrep teması toprağın altıyla yani görünenin ardındakiyle, gizli olanla ve doğum-ölüm-yeniden doğum döngüsü ile ilgilidir.
Akrep prensibi, karşıtı Boğa gibi yüzeydekiyle değil, derindekiyle ilgilenir. Yaşamla değil, ölümle ilgilenir. Buna yaşam içerisinde ölümler dahil. Dolayısıyla, şimdi ve buradaki bu geçici TEN’le değil, ölümsüz olan TİN’le ilgilenir.
Akrep süreci, çürüyen teni sıyırıp altındaki çürümeyen cevheri göstermektir.
İşte bu nedenle, Akrep mevsiminde doğan kişiler de niteliksel olarak ölümün ve yeniden doğumun doğasına alışkın, bitişlerin ve başlangıçların krizli yapısına aşina kişiler olurlar. Dolayısıyla şüpheci, bazen pesimist ve ‘siyah’ doğadadırlar.
Bu tanım yalnızca Güneş burcu Akrep olanları değil, bir doğum haritasında ya da göksel bir olayda Akrep burcunun dokunduğu yerleri, Akrep vurgusu olan kişileri / ülkeleri ve ay düğümleri Akrep-Boğa aksında olanları da kapsıyor. Hatta Zodyak’ta Akrep’in karşısındaki Boğa burcunda yerleşimleri olanlar da, ‘her şey zıttı ile kaimdir’ ilkesi gereği yer yer bu ‘derin ve karanlık’ doğayı yansıtabiliyor.
Akrep, derinlik ve güvenlik arzusundadır. Ancak güvenlik arayışının odağı Boğa’da olduğu gibi maddi değil, duygusaldır. Duyguları en derinden, dolayısıyla en krizli şekilde yaşadığı için, yakaladığı o ahengi ölümü pahasına korumak ister. “Akrepler aldatır” mitinin ardındaki gerçek sebep burada ortaya çıkan gölgedir. Akrep’in cinsel arzuları kadar sadakati de güçlüdür; sevdiğiyle ‘bir olma’ ve onun içine nüfuz etme prensibiyle ilerler ama çoğu zaman bitenin bitmiş olduğu gerçeğine ve anca güvendiği sevgiyi kaybetmeye tahammülü yoktur. Bu nedenle, duygusal güvenlik çemberini bozamaz, en fazla yine aynı yere geri dönmek üzere kısa mesafe açılır. İşte burası, Akrep’in kaybetmeyi kabullenemeyen gölge yanıdır. Bu gölge, bir kayıp söz konusu olacaksa, her şeyi yakıp yıkarak gidecek bir uçtadır.
Akrep direkt konuşan ve eyleme geçen bir enerji değildir. Çalının ardından ve suyun altından dolanır, strateji yapar, gerekiyorsa gölgesini çalıştırarak manipüle eder ve güç oyunlarına girer. Hepsinin ana motivasyonu ‘kaybetmemek’tir. Geleneksel yöneticisi Mars’ın savaş enerjisi Akrep’te “ya iktidar ya ölüm!” anlayışına dönüşür. Bu yönüyle, suyun taşı aşındıran gücüdür Akrep. Modern yöneticisi Pluto ile krizlerin içinden dönüşerek çıkma ve karşısındakini de zorlaya zorlaya dönüştürme kabiliyeti vardır. Ancak kriz bağımlısı olduğunda dönüşüm fırsatlarını kaçırabilir ve Akrep hayvanı gibi sonunda kendi kendini öldürebilir. Akrep’le yola çıkan biri, bir başka şeye dönüşmeden o yoldan çıkamaz. Ancak Akrep de kendi dönüşümü için o birliktelik enerjisine ihtiyacı olduğunu unutmamalıdır.
Akrep süreci, karmik geçitlerin hem kilidi, hem anahtarıdır. O geçitten dönüşerek çıkanlar bir daha asla eskisi gibi olmayacaktır. Haritanızda Akrep prensibi her nerede ise, hayatınızın o alanında ‘geri dönüşü olmayan’ bir dönüşüm kaçınılmazdır.
Akrep olmasa, ölümü nasıl anlayacak, ölümle nasıl başa çıkacaktık?
Ölü bedenlerimizden filizlenen taze mahsulün, bu muhteşem döngünün farkına nasıl varacaktık?
Tüm Akreplerin doğum günlerini kutluyorum ve hepimize dönüşümden korkmadığımız, cesur bir Akrep dönemi diliyorum.
Sevgiyle ve ışıkla.
21.10.2022