10 Ocak 2020 akşamı Yengeç – Oğlak aksında dolunay ve bu dolunaya eşlik eden bir ay tutulması yaşayacağız. Ay, güçlü olduğu Yengeç burcunda ve umutlarla dolu 11. evde tutulurken, Güneş Oğlak’ta Merkür, Satürn ve Pluto ile güçlü bir enerjiyle çekim alanını oluşturacak. Tüm yıl boyunca hem bireysel, hem toplumsal hem de kolektif alanda Yengeç –Oğlak aksında sınavlar aldık. Yengeç’in temsil ettiği ev, aile, kök, vatan, anne ile Oğlak’ın temsil ettiği devlet, şirket, sorumluluk, otorite, baba arasında seçimler yapmaya, karar vermeye zorlandık. Köklerimizi araştırdık, yerimizi değiştirdik, yaşam alanımızı yarattık ya da sadece fark etmekle yetindik.
Yılın bu ilk tutulmasında bir yılanın derisini atması gibi, bir kimlik değişimine, bir yıkım ve yeniden yapılanma sürecine hazırlık içerisindeyiz. Yengeç’teki Ay her şeye rağmen iyi ümitler besleyerek, bir annenin hata yapan çocuğuna ‘olsun yavrum, olsun’ demesi gibi bizi kabul ve anlayış içerisinde tahayyül ettiğimiz o güzel geleceğe davet ediyor. Kuzey Ay Düğümü ile aynı enerjiyi paylaşarak, hayallerimizin doğru yönü işaret ettiğine dair bize güvence veriyor. GİTMEMİZ GEREKEN YÖNÜ, OLMAMIZ GEREKEN YERİ ÇOK İYİ BİLDİĞİMİZ HALDE NEDEN HALA BURADAYIZ?
Oğlak’taki Güneş, en huzurlu olduğu evden bize gülümserken, aynı enerjiyi onunla paylaşan Güney Ay Düğümü, bize artık geçmişte bırakmamız gereken kimlikleri, kişileri ve yerleri bırakabilme cesaretini ve ateşini sunuyor. Üstelik Satürn’ün yapılandırma disiplini ve Pluto’nun dönüştürme tılsımı ile birlikte. ELİMİZ BU KADAR GÜÇLÜYKEN, NE DURUYORUZ?
Tutulma haritasının yükseleni Başak, değişimi kucaklayan Güneş’i destekleyerek bize bu yepyeni kimliğin inşasındaki en önemli anahtarı veriyor: ÇALIŞMAK. Bireysel ve yoğun çalışma ile hayal ettiğimiz ve hak ettiğimiz gelecek planını taşları üst üste koyarak biz yaratacağız. Bu kararlılık ve çalışma azmine karşıt çalışan güçlere aldırmadan, kendimizi başkalarıyla mukayese etmeden, yarışmadan, artık hizmet etmeyen ilişkiler, bağımlılıklar ve kendini kandırmalara saplanmadan, derin yaraları deneyimler olarak deftere yazıp, çalışarak ilerlememiz gerekiyor. YARAYI BİLGİYLE, GEÇMİŞİ UYANIŞLA SARMA VAKTİDİR.
Mikrodaki bu gidişatın ve uyanışın makroda da tezahür ettiğini unutmamalı. Hepimiz, kolektif bir uyanışta, yepyeni bir dünyanın ve anlayışın inşaat işçileri olduğumuz gerçeğini idrak edelim. Sistemin zıtlıklar aracılığıyla, gitgide şiddetini artırarak anlattığı bir realite var. Bu realite, birlik ve karma bilincidir. Dünyanın bir yerinde koca bir kıta yanıp kül olurken, öteki yerinde sarı poşetli bir kız sokak sokak dolaşıp attığımız çöpleri topluyor. Bir yanda, aynı çirkinlikte aç gözlü, ahlaksız, bencil yönetimler halkları savaştırıp ceplerini doldururken, diğer yanda gencecik yeni jenerasyon liderler halklarıyla beraber kolları sıvayarak çok çalışıyor.
O iyi bu kötü demeden, bir adım ötesindeki gerçekliğe zıplarsak, ikisi de biziz. Dünyanın çehresi, bizim çehremiz. Yüzümüzü nereye çevirirsek çevirelim, kendi çehremizi göreceğiz. Hür irade şimdi şunu soruyor: Siz hangisini seçersiniz?