Yoga yolu, bırakmayı, hep daha çok bırakmayı öğrenme yolu. Aslında içine doğduğumuz bu hayat planı da bir şeyleri bırakmayı öğretmek üzerine kurulu değil mi?
Zorlu sınavlarımızın tümü ‘bırakmamakta ısrar ettiklerimiz’ üzerinden geliyor.
Keskin dönüm noktalarını ve dönüşümleri ise, vazgeçilmez sandıklarımızı bırakma cesareti gösterdiğimizde gerçekleştiriyoruz. Ve sonra onları da bırakabilmemiz isteniyor:)
En kıymet verdiğin eşyalar, kişiler ve sahip olduğuna inandığın şeyler. Yarın olmasalar… ne olur?
Kariyerin, ismin, ödüllerin, birikimlerin. Elinden alınsa ne tepki verirsin?
Geçmişin, yüzlerce fotoğraf ve film karesi formunda bilgisayarında kayıtlı, siliniverse ne olur?
Ya gelecek planların, hayallerin? Sadece korkularını değil, ümitli beklentilerini de bile isteye uçursan… Boşluğa?
Bir sandalı suya salar gibi, sahipliklerini, hesaplarını, biriktirdiklerini, ben dediğin anlamları ve seve seve sırtlandığın onca insanı, anıyı… özgürce bıraksan?
Bu bırakma işlemine, belki, artık giymediğin giysiden, okumadığın kitaptan, yoga seansında bir türlü bırakmak istemediğin omuzlarından, boynundan, başından başlasan?
Her şeye en baştan başlasan, bu yepyeni anlayışla?
Yaşam genişlemek ister, ama bir yandan da bağlanma der bana: Aparigraha. Oysa ego, kendinden bağımsız genişleyip duran o yaşamı alır, üstüne giyer, boşluklarını onunla doldurur, annesinden ayrılamayan çocuk gibi paçalarına tutunur durur.
Yoga, o sıkıca tutan eli gevşetip avuçlarını rahatlatmaktır.
Omuzlarındaki yükü, şimdi şu an şurada usulca ait olduğu yere, boşluğa güvenle bırakmaktır.
Bırakabilir misin?🎈