“Dünya geçer. Sen geçmeyenin türküsünü söyle. Geçer zaman. Sen sonsuzluğu iste. Batmayanın, bitmeyenin, zeval bulmayanın, ezelde ve ebedde kaim ve daim olanın pervanesi ol. Okyanusta bir damlasın madem, damladaki okyanusa ram ol.” Kemal Sayar
Sabaha karşı Koç-Terazi aksında bir dolunay yaşayacağız. İlişkilerde ‘kalmaya’ meyilli bir doğa ile ‘olmuyorsa giderim’ diyen bir iradenin denge arayışını anlatan dolunay Şiron etkili. Terazi’deki ay Şiron’a karşıdan bakıyor ve bile bile ladescilerin o gizli yarası belki bu defa hiç olmadığı kadar sızlıyor. “Gideyim mi kalayım mı”, “acı gerçekler mi daha tatlı yoksa yalanlar mı” diye diye bir süredir iki uçta salınmakta olan her can, sonunda yalnızca kendini seçeceği bir başka ihtimale doğru uyanışa geçiyor.
An haritasında ‘kendini seçmek’ ile ilgili Koç ve Boğa burcundaki yoğun gezegen yığılımı, bizi irademizi elimize almak ve bireysel gücümüzün farkına varmak konusunda hızlıca uyandıracak.
Şiron’un varlığı ve Koç’taki gezegenleri düzenleyen Mars’ın zayıf bir konumda olması buna engel değil. Aksine Şiron canını yakarak canını korumayı, Mars ise sızlayan yaralarının merhemini dışarıda değil kendi kalbinin nüvesinde bulmayı öğretiyor. Üstelik Güneş’le kavuşmaya hazırlanan Jüpiter bize ilahi olanın şaşmaz planına teslim olmayı hatırlatıyor: ezelde daim olanın pervanesi ol.
Son 3 senedir kolektifte ve bireyselde epey hırpalandık. Hepimizin kaybettiğimiz güce tekrar kavuşmaya ihtiyacı var. Hepimizin yaralarını sara sara öz değerini hatırlamaya, dışarıda değil tam içeride bir anne kucağı keşfetmeye ihtiyacı var. Dolunay yöneticisi Venüs, hem kendi yönetiminde hem de Neptün’den böylesine güçlü bir destek alırken, bu dolunay bize bu keşif imkanını fazlasıyla sunuyor.
Zira 20 Nisan’da Koç burcunda yaşanacak olan tutulmayla beraber, önümüzdeki 1,5 sene boyunca bu keşifler bizi bambaşka bir yere götürmeye hazırlanıyor.
Yaşam döngüseldir: bize değerler verir ve biz onlarla ihtiyacımız olanı kurarız; zamanı gelince yıkarız ya da yıkılır bir şekilde. Yeni baştan başlarız, yeni baştan kurarız oyunu, yeni baştan severiz, yeni baştan yıkarız. Yaşam döngüseldir, herkes ve her şey gelip geçerken, en sonunda bizi yine bize geri verir. Yaşamın bizi bize geri vermeden önce bilincimizde yarattığı değişim ve gelişime çoğu zaman direnç uygulasak da, o en son gün gelip çattığında, usta bir zanaatkarın elinden çıkmışçasına, olabileceğimizin en mükemmel formunda bu yaşam yolunu tamamlıyor olduğumuzu görmek ve hayran olmamak mümkün değildir.
Bu döngüye direnç göstermek zayıflık değil elbette. Ama pek bilgece de değil.
Şimdi artık içten içe biliyoruz ki, oyunlar oynandı, gidenler gitti, sahne boşaldı, perde kapandı. Yeni perdenin hazırlığı içerisinde olduğumuzu aklımızla değil tüm hücrelerimizle biliyoruz. Bundan sonraki süreçte yanınızda kimin olmasını istediğinize iyi karar verin. Çünkü bundan sonra, yeniden başlamanın heyecanıyla, yepyeni oyuncu ve sahnelerle devam edeceğiz. Değişime direnmeyip hızlıca kabule geçenler, sindirmeleri gerekeni sindirip yola devam edenler bu süreçte kazançlı çıkacak. Sonsuzca, sınırsızca seviliyor ve destekleniyoruz. Olanı yok saymak, olmayanın varlığına ikna olmak, geride durmak ve sinmek vakti değil, şimdi kendi değerimize uyanma vakti.
Hak ettiğimiz hayatı ve insanları yaratmalıyız, hemen ve şimdi!
Hayatının altı üstüne gelse de vazgeçmeyenler, sistemin ‘bırak!’ çağrısına tevazu içerisinde uyum gösterenler, okyanusla beraber sessizce akanlar bundan sonra sahnelerini oynayacak ve alkışları toplayacaklar.
Herşey bitermiş, herkes gidermiş, elinden herşey alınırmış gibi gözükürken, perdenin henüz aralanmadığını ve esas sahnenin henüz oynanmadığını içsel bir güçle çok iyi bilenlerle atıyor kalbim. Bırakınız gitsinler, bırakınız bitsinler, bırakınız dönüşsünler!
Zira okyanustaki bir damlayız ama koca okyanus bilgisi o minnacık damlanın kalbine işli. Kalbindeki bilgiye uyanan için korkacak hiçbir şey yok artık.
Daha iyiye, daha güzele, daha güneşli o güzel günlere birlikte yürüyelim.
Birlikte söyleyelim o hiç geçmeyenin türküsünü.
Gelin o küçücük damladaki dev okyanusa gam değil, ram olalım.
Sevgiyle ve ışıkla.
6.4.2023