Sabah saatlerinde Oğlak burcundaki Ay ve Güneş kavuşumu ile yılın ilk yeniay döngüsünü karşılayacağız. Çürümüş ne varsa yerine yenisini koymak üzere ortadan kaldıran Pluto’nun kavuşum yapacağı bu yeniay, artık ilerleyebilmemiz için bazı konuları noktalamaya zorlayacak bizi.
Gökyüzünde Satürn efendinin saltanatı hüküm sürüyor. Yeniayla beraber yükselenin ve 4 gezegenin birden yöneticisi Satürn olunca, havada hem katılık, hem acımasız bir keskinlik, hem de gezegen yığılması nedeniyle son derece homojen, nefes aldırmayan, gözünü bizden kaçırmayan bir enerji kol geziyor. Üstelik yeniaydan birkaç saat sonra gerçekleşecek olan Satürn-Mars karesi de ortamı tam bir labirente çeviriyor. Bu soğuk karanlık atmosferde Şiron Venüs karesi, bu hesaplaşmalarda canımızın da yanabileceğini söylüyor.
2019’dan 2020 baharına dek hüküm süren ve bizi en sonunda eve kapatan Yengeç ve Oğlak aksında esas konu, aslında hiç anlamadığımız halde anladığımızı sanıp üstünü kapattığımız aile kavramı. Bir türlü yetişkin olamadığımız için çocukça suçladığımız veyahut bir türlü yetişkin olamadıkları halde öylelermiş gibi davranmakta ısrar ettiğimiz ebeveynlerimiz. Hiç tanımadığımız dedemizin yediği koruğun bugün bizim dişimizi kamaştırdığını kabullenemeyişimiz. Ve sonra kendi kurduğumuz evin içinde en derin gerçeğini bir gün görmekten delicesine korktuğumuz partnerimiz ve henüz biçimlenmekte olan gerçeğini delicesine yontmaya çalıştığımız evladımız.
2019’dan beri esas sınav burası.
Yılın en soğuk günlerinden geçiyoruz. Belki yeryüzü henüz o kadar soğumadı ama iç dünyamızda duygularımız adeta buz kesiyor. Zemherinin içinde yürürken, hedeflerimizi yitirmiş, kalbimizin pusulasını kaybetmiş hissediyoruz. Herşey alışıldık bir ezbere dönüşmüş. Bu ezberin içinde sıradışı bir parıltı görsek peşinden gidiyor, sonra döne döne aynı ezbere varmanın yılgınlığıyla çöküyoruz olduğumuz yere. 2020, kapanıştaki Yengeç Dolunayında bizi illüzyonlarımızla -oldukça sert biçimde- yüzleştirmişti. Kabul ettik ya da edemedik, sindirdik ya da sineye çektik. Şimdi 2021’in bu ilk yeniayı tüm illüzyonlardan, özellikle de köklerimizle ilgili tüm yanılsamalardan tamamen bağımsızlaşmamızı ve bu ürkütücü soğukta karın altındaki tohum gibi inançlı, sabırlı ve dirayetli bir şekilde büyüyeceğimiz zamanı beklememizi söylüyor. Tek başımıza ve birey olarak.
Kar çiçeklerini bilir misiniz? Yüksek dağların ıssız yamaçlarında, karla örtülü yaylalarda, korkutucu uçurum kenarlarında açan kar çiçekleri. İnsandan ve konfordan uzak, etin titrediği ayazlarda, üzerini örten karı delip geçerek göğe doğru uzayan ‘kardelen’ler… En çetin kışın, en zorlu şartların, en alışıldık ezberlerin bile bozamadığı bir direnişi, mücadeleyi ve azmi sembolize eder. Kimseyle yarışmaz üstelik. Hiçbir şey ispat etmez. Ne olduğunu bile bilmez. Yarının hiçbir garantisi yoktur ve bu bilinmez yolculukta, içindeki yaşam tutkusu dışında tutunabileceği hiçbir gerçek de yoktur. İlahi gücün onu hayatta tutacağından, muhtaç olduğu kudretin yerin altındaki o görünmez güçten geldiğinden ve aynı gücün onu şimdi yerin üstüne çıkaracağından başka hiçbir şey bilmez kar çiçekleri.
Biz de benzer bir dirilişin öncesinde, kendi soğuğumuz, karanlığımız ve bilinmezliğimiz içinde belki debeleniyoruz belki mutluyuz. İçindeki ‘herşeye rağmen yaşam!’ dürtüsünün asıl müsebbibi o ilahi gücün farkında olanlar, bir kar çiçeğinin kararlılığı içinde sabırla beklemekteler. İşte gökyüzü, topraktan olanca güzelliğimizle fışkıracağımız o güne değin aynı güven, sebat ve inançla kalmamızı, hazırlıklarımız neyse azimle yapmamızı, hayatta olmanın ve kalmanın sorumluluğunu bizzat almamızı istiyor. Baharı müjdeler gibi delip geçeceğimiz o toprağın derinliklerinde, güneşin sıcaklığını yalnızca hayallerimizde taşıyarak buzun içinde saklanıyoruz.
Hazırlıklarınızı yapın. Yaşam bilincinin ve insan olmanın ödevlerini yerine getirin. Hedeflerinizi hatırlayın, yoksa belirleyin, hatta yazın, duvara asın. Eskiyle, bitmişle, artık işlevsiz, yararsız ve sizi aşağı çeken takıntılarınızla vedalaşın. Sizi daha iyi bir birey yapmayacak tüm tehlikeli bağ ve bağımlılıklarınızı tespit edin. Sizi birey olma yolculuğunda destekleyen kim ve ne varsa teşekkürlerinizi sunun ama sınırınızı çizin.
En derin karanlıklarda dahi güneşi bulabilen bir kar çiçeği gibi açacağınız günü bekleyin.
Siz açtığınız gün, ümidini çoktan yitirmiş birilerinin içi ısınacak, belki de aşk dolacak.
Sevgiyle ve ışıkla
13.1.2021