“Bana ihtiyacım olan ölümleri ver ki, yaşayabileyim.” Clarissa P. Estes
19 Kasım 2021’de başlayan Boğa-Akrep tutulmalarının sonuna geldik. Güney düğüm tarafında yaşayacağımız bu tutulma, serinin en sert tutulması olmakla beraber, bizleri son 1,5 senedir hazırlanmakta olduğumuz ‘büyük dönüşümün’ zirvesine taşımakta.
Ay düğümleri, nihayet son derecelerine yaklaşırken, zoraki ölümlerin kralı Pluto ile gerilimli açı kuruyor. Bu da, sonlara doğru iyice açığa çıkan sert enerjinin üzerimizde baskı kurmasına sebep oluyor.
Belki içinizde tarif edemediğiniz çok büyük bir boşluk var ve o boşlukta derin bir ümitsizlikle sebepsiz bir coşku dans ediyor.
İşte bu tutulma, bu tuhaf gerilimin pimini çekiyor ve sonunda herşey ortaya saçılıyor.
14 derece Akrep’te, Zuben Elgenubi sabit yıldızı üzerinde gerçekleşen bu tutulma, A’dan Z’ye karmik etkiler barındırıyor. Türkiye saatine göre çıkarılmış haritada yine Akrep burcu yükseliyor. Tutulma 12. evde ve karmik su evleri arasında büyük bir üçgen, bu yıldızın taşıdığı karanlık enerjinin engelsizce akmasına sebep oluyor.
Müdahale edilemeyen, hani ‘ne olacaksa olacak’ dediğimiz türden belalı bir enerji bu. Tutulma yöneticisi Mars, üçgenin bir ucunda ‘metamorfozlar evi’ 8. evde. Mars Yengeç’teyken, bu sancı dolu krizli dönüşüm, aidiyet hissettiğimiz tüm alanlarda gerçekleşiyor: geçmiş, aile, vatan, toprak ve tüm duygusal bağlılıklarımız.
Güney düğüm Akrep’in ve dolayısıyla tutulmanın pimini elinde tutan Pluto ve Mars kontraparalelde, bu büyük dönüşüm enerjisini karşımıza ‘kaçınılmaz bir kader’ olarak koyuyor. 6 ay boyunca şimdi olduğundan çok daha yoğun bir biçimde, manipülatif ve mafyatik girişimlere, suikastlere, ihanetlere, sinsi tuzak ve saldırılara, sahte ve maskeli enformasyona, kısacası akla gelebilecek her türlü kirli oyuna tanıklık edeceğimizi söylemek mümkün.
Pluto’nun gerilemeye henüz başlamışken, son derece gerilimli bir noktadan tetiklediği bu tablo, buram buram karmik hesaplaşma kokuyor. Ve bilin ki birileri ‘her yol mübah’ diyor, ‘yeter ki bu oyunu biz kazanalım’.
Bir yandan da Ay’ın Uranüs’le olan karşıtlığı şok edici olaylar, kopartıcı ve bölücü unsurlar, ayaklanmalar, isyanlar, bir anda ortaya dökülen sırlar ve sansasyonel gelişmelerle ağzımızı açık bırakan, bu kadarı da pes artık dedirten sahnelere şahit olacağımızı gösteriyor.
Boğa’daki Güneş’in düzenleyicisi Venüs sınır aşımında, ne yöne gideceği belirsiz, su üçgeninin bir ucundaki Neptün’le kare, kafası karışık, kendini de başkalarını da yanılgı sularına çekmeye, aldanmaya ve aldatılmaya müsait bir enerjide…
Venüs değerlerimiz, sahip olduklarımız, para piyasaları, kazançlar… tüm bunlarda büyük bir yön kaybı ve belirsizlik var, beklenmedik ve aldatmacalı süreçler… temkinli olmalı.
Öte yandan kadınlara karşı ataerkilin saldırı oklarının, tehditlerinin bitmeyeceğini, artarak devam edeceğini gösteriyor… Kadınlar naif, güçsüz, etkisiz gösterilmeye, küçük düşürülmeye çalışılıyor.
Fakat tüm bu ahval ve şerait içinde dahi Venüs Betelgeuse ile parlıyor. Jüpiter’den partil bir destek alarak ve yalnızca önüne bakarak, ardından gelenlere liderlik ederek yükseliyor. Tüm oklar ona yöneltilmiş ama o umursamıyor, yoluna bakıyor.
Birilerini çok rahatsız ediyor.
Üstü örtülüyor, bir gölge haline indirgeniyor.
Her zamanki gibi ama her zamankinden çok…
Önümüzdeki 6 ay kadınların, özellikle kadın liderlerin Betelgeuse gibi parlayarak yükselmelerine tanık olacağız. Karda açan çiçek gibi, kadınlar, tüm bu koyu grinin içerisinde kıpkırmızı bir meşale gibi parlayacaklar; karanlığı gömerek güçlerini geri kazanacaklar. Bu oyunda sandıklarından çok daha fazla rol alarak, asırlardır kendilerinden rol çalarak önlerine atlayanların önüne zafer tacıyla çıkacaklar.
Önümüzdeki bu dönemde bireysel hayatlarımızda da büyük bitişler ve başlangıçlara maruz kalacağız. Maruz kalacağız, çünkü artık bir seçim hakkı yok. Bundan önceki seçimlerin sonuçlarını yaşıyor olacağız. Ektiğimiz tohumlar patlayacak birer birer, bahar çiçekleri gibi. Bazımıza kuru, bazımıza diri yapraklar düşecek.
Bu dönem, gerçekçi, ılımlı, sakin ve STRATEJİK olmamız gereken bir dönem. Her duyulana inanıp gaza gelmek, her çağrıya atlamak, güvenliğini tehlikeye atmak, pire için yorgan yakmak, acele ve ani kararlarla, duygusal reaksiyonlarla sonu düşünülmemiş hamlelerde bulunmak, maddi manevi aşırı risk almak veya tüm bunların tam tersi kafayı kuma gömerek kendini uyuşturmak, gerçeklerden kaçmak, tembelliğe sığınmak KAYBETTİRİR.
Bu dönem, SABIR en çok sarıldığımız erdem olmalıdır.
Çünkü Satürn…
Eninde sonunda tüm bilançoyu önümüze koyan, ardından da hesabı kesen karma efendisi Satürn şimdi karmanın burcu Balık’ta, görevinin başında, uzun bir döngüyü tamamlamayı bekliyor.
Hem birbiriyle hem bu coğrafyayla bir tür hesaplaşması olan, yalnızca zamanın bir yerinde mutabık kaldıkları rolleri oynamakla mükellef ruhlar, şimdi bu hesaplaşmanın arefesindeler. Hakkaniyet, adalet, sorumluluk, vicdan, namusluca yapılanlar ve göz göre göre yapılmamış olanların hesabı ŞİMDİ kesiliyor. Herkes hak ettiğini alacak! Ve yaşanan tüm bu ölümlerin, krizlerin, sancıların, yaşarmış gibi yapmak için gelmediğimiz bu dünyada gerçek anlamda ‘yaşamamız’ için olduğunu, eninde sonunda herkes anlayacak.
Ülkemiz adına büyük karmik hesaplaşmaların yaşanacağı, kadersel süreçlere kimsenin müdahale edemeyeceği bir dönem olacaktır. Sabırla ve inançla ardından doğacak Güneş’i bekleyiniz.
Güneş her zamanki gibi doğacaktır.
Hiçbir şey yalnız benim ve yalnız senin için olmuyor;
her şey bizim için, birbirimiz için…
Ayrı gayrı nehirlerimizin birbirine kavuşması için…
Ve her şey, fakat istisnasız her şey,
mutlak bir plan dahilinde
ve olması gereken biçimde gerçekleşiyor.
Bu nedenle sevinmek için de, üzülmek için de
acele etmemek gerekiyor.
Çünkü bu oluşta her şey yolunda ve zamanındadır.
Ve biz her şey bitti sanarken,
henüz hiçbir şey başlamamıştır.
Hızır bize yetişir…
Sevgiyle ve ışıkla.