Yarın sabah 10:00’da Terazi burcunda bir Ay Tutulması yaşayacağız. Bu tutulma ile başlayıp ardından Koç burcundaki Güneş Tutulması ile kapanan yoğun bir tutulma dönemine giriş yapıyoruz. Koç-Terazi aksındaki ay düğümlerine yapışık ve ardarda gerçekleşecek bu iki tutulma, önümüzdeki 6 ay ilişkilerimizi ve ilişki kurma biçimlerimizi sil baştan şekillendirecek.
Temmuz 2023’te Koç-Terazi hattına geçen Ay Düğümlerinin bize sunduğu öğretilerin zirvede hissedileceği bir dönemin eşiğindeyiz. Bu aksın ana temasına önceki yazılarımda sıklıkla yer vermiştim; ancak özetlemek gerekirse bu aks, her türlü ilişkide sınırların ve aşırılıkların yeniden gözden geçirilmesini, feda ile fedakarlığın, taviz ile toleransın farkının idrak edilmesini, ben ile biz arasında yeni bir dengenin inşa edilmesini talep etmekte. Şimdi bu idrak kapısından geçip deneyim koridoruna ilerleyecek ve hayatın yepyeni sürprizlerine ‘pupa yelken’ demeye hazır hale geleceğiz.
Tutulmalar, adeta birer mihenk taşı gibi, hayat yolumuzda kadersel ve uzun soluklu keskin virajlara sebebiyet veren göksel fenomenlerdir. Ay tutulması, aynı zamanda bir dolunay olduğu için, olayların sonuçlarını ortaya koyar; karmik döngüleri kapatır ve tekamül rotamızı günceller. Güney bendinde yani Terazi yönünde gerçekleşen bir ay tutulmasında söz konusu döngü kapanışı ilişkiler alanında olacaktır. Elbette bu kapanışın tatlı ya da tatsız oluşu kişilerin bu öğretiye dair şimdiye dek geliştirdikleri bilgelik ile doğru orantılıdır. Zira tutulmalar, eski alışkanlıklara ve bizi adeta bir kısır döngüye hapseden bağımlılıklarımıza tutunmanın nafile olduğunu son derece görünür biçimde anlatmaktadır.
Bu döngüsel kapanışa bizi hazırlayan esas gündem ve deneyimler, geçtiğimiz yıl 14 Ekim’de Terazi burcunda yaşadığımız Güneş Tutulması ile başlamıştı. O dönem tutulmanın yöneticisi Venüs retro hareketinden yeni çıkmış, ayağa kalkmaya henüz başlamış, yani son derece yıpranmıştı. Bu da bizleri, taşları yerinden oynatan birtakım deneyimler sonucunda köklü sorgulamalara ve kökü sağlam sandığımız diyalogların gerçek doğasıyla yüzleşmeye itmişti. Dolayısıyla şu anki tutulma, sizin için bu gündem ne ise, bir nevi onun kapanışı mahiyetinde olacak.
Yarınki tutulmanın dispozitörü Venüs’ü yüceldiği Balık burcunda ve haritanın tepesinde görüyoruz; böylesi güçlü ve romantik bir Venüs’ün karma efendisi Satürn’le uzaklaşan kavuşumu da, şimdi kapatılmak üzere olan bu hesabın bir süredir dürülmekte olduğunu anlatmakta. Fakat o kadar süptil bir süreç ki bu, dönemin öğretisinin bir parçası olan ‘adalet ve hak hukuk’ konuları dış dünyada tüm sertliğiyle alaşağı olurken, dönüp özel hayatlarımıza bakacak enerjiyi ve nefesi bulamıyor; ne kendimize ne başkasına bir faydamız dokunmayan donuk bir tavırla ayağımızı sürüyoruz. Ekranlardan hanemize yansıyan savaşa ve adaletsizliğe sövüp dururken, hanenin içerisinde kendimize/karşımızdakine açtığımız savaş ve özellikle kendi yasalarımıza sergilediğimiz adaletsizliğe karşı üç maymunu oynuyoruz.
Dış dünyanın savaşlarıyla yüzeysel ve faydasız bir mesafeden ilişkilenirken, dönüp kendimize, kendi içsel savaşlarımıza bakamama güçsüzlüğümüz, içerideki savaş ile dışarıdaki arasında çok büyük bir fark olduğu yanılgısına dayanıyor. Halbuki, önce kendi kapımızın önünü süpürmekle mükellefiz. Şimdi önümüzde duran bu kapı, kalbimiz, zihnimiz ve önce kendimizle olan ilişkimiz.
Tutulmalar, tutunmanın boşunalığını bize hatırlatır demiştik ya… Bu tutulma da ilişkilerimizde kendimizi kandırdığımız, -mış gibi yaptığımız, en derin arzu ve hedeflerimize ters düşen, tek taraflı telafi ettiğimiz, bizimle sistemsel akdini çoktan sonlandırmış yer, kişi ve olaylarla olan ilişkilerimizde beyhude tutunmalarımızı sonlandıracak nitelikte gerçekleşiyor. Bu nedenle çoğu kişinin hayatında birliktelik, yerleşim ve kariyer anlamında köklü değişikliklere ve özellikle ‘bitişlere’ psikolojik bir zemin hazırlıyor. Elbette her bitiş, tıpkı bir yeniay-dolunay döngüsü gibi bizleri taze başlangıçlara hazırlarken, kriz anında bunu görmek pek mümkün olmuyor. Fakat insan, yeni gelenin heyecanına bir kere gark oldu mu, bir daha geriye dönüş yok: insan böyle bir anda, eskiye dair saplantılarını ve hayatın sunduğu zenginliğe ne kadar dar bir pencereden baktığını, bir de üstüne bu dar vizyonu korumak için enerjisini ne denli yok yere harcadığını bir anda keşfediyor. İşte tam da bu keşfin tutulmasındayız.
Kuzeyin bekçisi Mars, pek de hazzetmediği Balık burcunda iken, irademizi istenilen ölçüde sınır koyarak gösteremeyebiliriz. Balık burcunun domine ettiği bir gökyüzünü uzunca süredir deneyimliyoruz; belirsizlikler, yön ve kafa karışıklıkları ile ilişkiler söz konusu olduğunda, kendini aldatma, ben-sen ayrımını yitirme, kolayca etki altında kalma, gereğinden fazla bir feda ve af sürecine ‘kurban gitme’, suçlama ve netleşememe gibi problemler, bu sürecin yan etkileri olarak karşımıza çıkıyor. Tıpkı Venüs gibi bir süre sonra Satürn’le kavuşacak olan Mars, bizler tıpkı ‘sudan çıkmış balık gibi’ artık ölmekte olan bir şeyleri yaşatmak için boş yere çırpınıp dururken, bizi gerçeklerle eninde sonunda, öyle ya da böyle yüzleştiriyor olacak.
Bu nedenle henüz netleşemiyorsanız, kendinize işkence etmemenizi ve tutulmalar mevsiminde, kendi akışında bir şekilde düğümlerinizin çözüleceğine güvenmenizi tavsiye edebilirim. Burada Balık enerjisinin en üst düzey kullanımı için size düşen, Jüpiter-Uranüs birlikteliğinden akan desteği akıllıca değerlendirerek, başkalarına sunduğunuz şefkati ve anlayışı bu kez kendinize yöneltmek, birine ya da bir şeye fazlaca yüklediğiniz bir anlamı, kendi gerçekliğiniz içerisinde keşfedip, aşkı ve dünyayı idealize etmek yerine kendinizi bu aşk ve bu dünya realitesi içerisinde gerçekleştirmeye adanmak olacaktır. Zamanın kalitesi, sizi uzunca bir süredir, hakiki gerçeklerle tatlı yalanlar arasında bir seçime zorlamaktaydı. Belki de asıl yapmanız gereken bir hüküm ve bir karar vermek değil, yalnızca gerçekte neler olduğunu fark etmek ve bu farkındalığın meyvelerinin kendi dalında olgunlaşıp yaşamınızın bereketli topraklarına usulca düşmesini beklemektir.
Zira tam 2 hafta sonra gerçekleşecek olan Koç burcundaki Güneş Tutulması, bizi gerçek hedeflerimize, arzularımıza ve rüyalarımıza doğru sürükleyecek bir ‘pupa yelken’ tutulması olarak tezahür edecek. Sistem bizi olmamız gereken yere, olmamız gereken kişilerle götürmek için son derece matematiksel hesaplanmış ustalıklı bir planı incecik bir nakış gibi işlerken, bizler şimdi yalnızca kapımızın önünü süpürmeye gönüllü olabilsek, yeter…
Sevgiyle ve ışıkla.
25.03.2024