“Ve bir tomurcukta sımsıkı kalma riskinin, çiçek açma riskinden çok daha acı verdiği gün geldi.”
Anais Nin
2020 yılının ilk ay tutulması hakkında yazdığım yazının başlığı ‘Değişim Kapıyı Çalıyor’ idi. 10 Ocak’ta Yengeç burcunda gerçekleşen bu tutulma ile birlikte Yengeç-Oğlak aksındaki ay düğümlerinin tüm temalarını Korona sürprizi ile sonuna kadar deneyimledik: Tüm dünya evlerimize çekildik, ekmek yaptık, kendimizle baş başa kaldık, geleneksel birer anne-baba ve aile olma kavramını yaşadık. Çok güvendiğimiz kurumsal yapılar ve otoriteler bizi hayal kırıklığına uğrattı; sorguladık. Bunaldık, içimize kapandık, kavga ettik ve çoğu kez kol kırılıp yen içinde kalınca içimizde türlü türlü öfke, kaygı, düşünce ve duygu biriktirdik. Şimdilerde ‘yeni normal’ hayatımıza adapte olmaya, evlerimizden çıkmaya ve sosyalleşmeye başladığımız İkizler mevsiminde, 5 Haziran’da, İkizler-Yay aksına geçen ay düğümlerinin mührü niteliğindeki ilk tutulmayı yaşıyor olacağız.
Ocak’taki tutulma değişimin kapısını çalıyordu ama bu tutulma artık resmen kapıyı yumrukluyor. Zira, göksel harita, hepimizin içinde artık patlamak üzere olan ‘bir şeylerin’, evinden, kabuğundan, bulunduğu çevrenin sınırlarından çıkmak isteyen o açılım enerjisinin yerküre üzerindeki tezahürü adeta. Ay Yay burcunda, bizi yüksek ideallerle bezeli güzel umutlu bir geleceğe çağırıyor. On birinci evde, topluluklara karışmak, tüm bu süreçte anladıklarımızı anlatmak, özgürlüğümüzü ilan etmek ve hem ileriye hem uzaklara, ardımıza hiç bakmadan gitmek gitmek gitmek istiyoruz. Karantina sürecinde hepimiz öyle ya da böyle hayallerimizin farkına vardık. “Meğer zaman darmış, ne istiyorsam yapmalıyım artık” dedik. Ancak Yay’ın yöneticisi Jüpiter gibi elimiz kolumuz bağlı, sorumluluklar ve zorunluluklar bizi sıkıştırıyor, sınırlar kapalı: Hayata ve dünyaya gönlümüzce açılamıyoruz.
Öte yandan Güneş’te İkizler mevsimi başlamış, çiçek gibi açılmak istiyor, insana karışmayı, biraz ciddiyetsiz, çok da takılmadan eğlenmeyi, haberleşmeyi, limonata rehavetinde bir yaz geçirmeyi düşlüyoruz. Güneş 5. evde, aşık olmak, belki daldan dala atlamak, haberleşmek, yalnızca hobilerle ve arkadaşlarla zaman öldürmek istiyoruz. Hazır karantina da bitmiş diyorlar! Ancak ikizlerde hem ikircikli hem retro gezinen Venüs bir süredir bu tatlı düşleri bize zehir ediyor. Evimizdekiler, cebimizdekiler, yanımızdakiler ve aklımızın bir köşesindekiler bizi rahat bırakmıyor. Huzursuzuz.
Biz bu iki enerji arasında salınıp dengemizi ararken, hayattaki yapma etme becerimizin semboliği Mars, Balık’taki zararlı pozisyonunda, bu cambaz ipine gergin, noktasal bir açı yaparak tüm mücadele gücümüzü yerle yeksan ediyor. Yanında Neptün’le, muhakeme gücümüz zayıflamış, fevri ve bir o kadar da PASİF AGRESİF bir halde, içimizdeki patlamaya hazır enerjiyle önümüzü görmeye çalışıyoruz. Kapıyı yumruklayan değişim için hem gücümüz yok hem de değişimin sancılarını göğüslemeye çalışıyoruz. Güneşle bugün kavuşan Retro Venüs, hem değer duygumuzu, hem ilişkilerimizi, hem maddi konularda zihnimizi karıştırıp, Mars’la olan karesiyle özellikle ikili ilişkilerde gerginliğimizi artırıyor. Ağzımıza geleni söylemek istiyor, içimizdekileri laf sokarak geçiştirmekle yetiniyoruz. Olacakları erteleme ya da sonuçlarından kaçınma gayreti ile kendi kabuğumuzda sıkışmış vaziyetteyiz. Belki de en güzeli sakin kalarak, karar vermek zorunda hissetmeyerek, değişimin kendi yolunu bulmasına izin vermek. Ama dilimize hakim olarak, ama kalp kırmayarak, geri dönüşsüz yollara sapmadan, sağduyuyla hareket ederek tomurcuğun kendi kendine patlatması için alan yaratmamız gerekiyor.
Küresel olarak çok zor zamanlardan geçiyoruz, bir süredir Amerika’da alevlenen acı olaylar, yüz yıllardır birikmiş bir öfkenin patlama noktası belki de. 2020 bol tutulmalı, yani bol tsunamili bir yıl olacak, sıcak, çok sıcak bir yaz bizi bekliyor. Ay düğümlerinin anlamlarında adım adım ilerlerken, öğreneceğimizi öğrenerek yol alacağız elbette. Küresel olarak Yay’ın gölgesinde biriken bu dil, din, ırk, kültür tabanlı kavgayı ve fanatizmi, İkizler’in objektivizm anlayışıyla değiştirebilmemiz için ne gerekiyorsa yaşanacak. Satürn Kova’ya geçerken, Kova Çağı’nın hümanizmasına insanlık olarak ruhumuzu senkronlamamız için belki de bunlar gerekiyor. Cendereden çıkış için önce iyice sıkışmak gerekiyor. Kişisel hayatlarımızda da güzel umutlu gelecek günlerde bir tüy hafifliğinde var olabilmek için her birimiz neyle yüzleşecek ve kabule geçeceksek, onu sonuna dek yaşayacağız. Korkmadan, cesurca, gözünün içine bakarak.
Sevgiyle ve ışıkla.