“Suçlamak, anlamaktan kolaydır.
Anlarsan, değişmen gerekir.”
Peyami Safa
Bu akşam Terazi burcunun 26 derecesinde bir dolunay yaşayacağız. Bu dolunay ilişkilerimizdeki görünür sorunlara değil, görünenin ardında kendimizle kurduğumuz ilişkiye ışık tutacak. Dolunay haritasında Pluto’nun o bir türlü dengeleyemediğimiz ‘ben – sen’ tartısını krizlerle sallaması boşa değil: belki nihayet aynayı suçlamayı bırakıp onun suretinde gölgemizi görmeye başlayacağız.
“Biz” dedikçe tekamüle uzanan bir doğada yaratılmışız. Ancak önce “ben” demeyi öğrenmek gerekiyor: Ben demek, en şeffaf, pis, kusurlu halinde bile kendini kabul etmek, öylece sevmek, tamamlayacak bir yarım aramaksızın tam hissetmek… samimi bir varoluş hali. Ancak bu da yetmiyor: durmadan kendi omzuna öpücük kondururken değil, karşıdakinin omzunda en gizli mağaralarını keşfederken bilgeleşiyoruz biz. Koç’un direttiği BEN, Terazi’nin direttiği BİZ arasında ipince bir DENGE var ama onu bir türlü bulamıyor, bu yüzden bir uçtan diğer uca savrulup duruyoruz.
Sevgi bağı kurduğumuz her şey, her insan bir ayna ve aynalar zorluyor, yaralıyor, çünkü aynadaki suretimiz GERÇEK ve gerçekler acıtır. Durmadan kendi omzunuzdan öperek kendinizi mutlu hissediyorsanız ne mutlu, ancak hayat bir mutluluk arayışı değil. Hayat bir anlam arayışı ve biz bu anlamı birbirimizin aynalarında yakaladığımız yansımalarda buluyoruz. Bir anne bebeğinin gözünde, bir sevgili sevdiğinin koynunda, bir kedi sahibinin uykusunda büyüyor. Severek büyüyoruz. Önce “ben”i, sonra “biz”i severek. Eğer bu derin sularda birlikte kulaç atmaktan kaçarsak, sığ sularda boğulacak ruhumuz, er ya da geç.
Dolunay yöneticisi Venüs’ün Balık’taki sevme cesaretini bir apolet gibi omzumuza takıp, biz olmanın (ama yine de ben kalabilmenin) tavizsiz bütünlüğüne ulaşmamız gerekiyor. Venüs’ün yöneticisi Jüpiter de yıllar sonra Neptün’le kendi krallığında kavuşumda: Dürüstçe, kendini saklamadan tam olmanın ve “birlikte iyileşmenin” cesaretini gösterenler için Arcturus’un şifalı ışığı aynadaki kırıkların ardından görünüyor.
Şimdi anlamak zamanı.
Suçlamadan ve anlayarak sevmenin: Önce “ben”i, sonra “biz”i.
Sevgiyle ve ışıkla.
16.4.2022