Bugünden itibaren bir kaç gün hayatımızda Venüs – Satürn karesinin etkilerini hissediyor olacağız. Sevgi anlayışımızdan sorumlu Venüs, Terazi burcunun son derecelerinde gezinirken her türlü ilişkide uyum, ahenk, uzlaşma dolu bir sevgiyi tesis etme çabasında olabiliriz. Kuralcı Satürn ise Oğlak’ta son derecelerde oldukça güçlü ve keskin bir soğuklukla uzaktan gözümüzün içine bakarak sorguluyor. İlişkilerde belki de uzunca süredir bir denge oyunundayız. Sesimizi yükseltirsek ve herşey bir anda ortaya dökülüverirse bu dağınıklıkla nasıl baş edeceğimizi bilemiyoruz. Kılıçların çekilmesi fikri bile bizi ürkütüyor. Konfor alanımızı bozup kabuğumuzdan çıkarak kırılganlığımızla yüzleşmek işimize gelmiyor. Oysa Satürn kuru, kupkuru gerçek demek. Satürn’ün Venüs’e yaptığı kare açı sevgi lisanımızı katılaştırıyor ve hep sevilmek, onaylanmak, kabul edilmek isteyen, bu uğurda tavizler veren tarafımızı sıkıştırıyor. Terk edilme, yalnız bırakılma, sevgisiz kalma korkuları ile kendini suçlamaya hazır yanımız tetikleniyor. Bu gergin enerjinin etkisiyle, gerçeklerle yüzleşip oyuna tamam mı diyelim yoksa değersiz hissetmemek adına oyuna devam mı diyelim, buna karar vermeye çalışıyoruz. Jüpiter-Pluto kavuşumu ‘yık o köprüleri!’ derken, Güneş ve Satürn’ün ılımlı açısı, irademize sahip çıkmamız için bizi destekliyor.
Hal böyleyken, Güneş’in Yay burcunda, Venüs’ün ise Akrep burcunda yol almaya başlayacağı 22 Kasım itibariyle içimizde bir anda ‘gerçekler, yalnızca gerçekler!’ arzusu peydahlanabilir. Balık’taki Ay’ın etkisiyle bir süre kurban psikolojisinde dolaşıp, kendimizi kandırdıktan sonra, daha fazla dayanamayıp önümüzde duran ve bizi bir süredir rahatsız eden konuları sondajlamak için itki duyabiliriz. Akrep’teki Venüs’ün verdiği şüphe ve içten içe yiyen gurur, elinde delillerle ortaya çıkıp büyük sorgulara ve krizlere neden olabilir. Hatta yüzümüzü inatla öteki tarafa çeviriyorsak, o deliller başımızdan aşağı ilahi bir el tarafından yağdırılabilir. Yarattığımız krizlerden ikna olarak çıkarsak, rövanşını ileride almak üzere kalbimizi soğutarak yine de devam etmeyi tercih edebiliriz. Ne de olsa Akrep’teki Venüs bir anlamda takılmak ve bırakamamak demektir…
28 Kasım’da Venüs Uranüs karşıtlığı gerçekleştiğinde ise, içimizde ‘azat olma’ arzusu yükselecektir. Bağımlılıklardan, taviz verilerek sürdürülen ilişkilerden, sahtelik barındıran ortamlardan, insanlardan ve ilişkilerin içindeki karanlık dehlizlerden uzaklaşmak isteği ortaya çıkabilir. Ani, beklenmedik bir kopuşla tüm bunlardan bağımsızlaşarak, kendi içimizdeki huzur alanını keşfe çıkabiliriz. Gerçek bağımsızlığın, gerçekle yüzleşme cesareti gösterenlere has bir kazanım olduğunu bilerek, küllerinden yeniden doğma arzusuyla…
Tüm bu süreçleri ağır ve yoğun Akrep mevsimini sonlandırıp iyimser Yay mevsimine geçiş yapacağımız bu son birkaç haftada hissediyor olacağız. Elbette bireysel haritalarımızda bu göksel temaslar her nereye dokunuyorsa, tam o noktada yaşayıp göreceğiz. Yay mevsiminde belki yalnızlaşarak ama özgürlükleşerek, hep ileriye, hep büyük ideallere doğru ilerleyerek büyümenin anlamlarını ararken, kendimizi yeniden keşfedeceğiz. Sahi, insanın en büyük keşfi kendi kalbi değil mi?
Sevgiyle ve ışıkla