Çocukluğumdan beri beni mıknatıs gibi kendine çeken, baka baka içinde kaybolduğum Gustav Klimt’in ünlü Der Kuss tablosunu, bir Viyana seyahatinde yakından görebilmiştim. Şans eseri Belvedere Sarayına yakın bir otelde kaldığım için, bu şaheser, orada olduğunu hiç bilmediğim halde gezerken karşıma çıkıvermişti.
Tabloya bu denli yakın olunca, daha önce hiç farketmediğim bir detayı yakalamıştım: Erkek kadını tutkuyla kavrayıp öperken, kadın gözlerini yumarak kendini duyguların sularına teslim ediyor ama bir yandan, ayaklarını tablonun simetrisini dahi bozacak şekilde altın döşeğin ucundan çıkarıp toprağa köklüyordu.
Kimilerine aşk, kimilerine erotizm çağrıştıran bu tabloda belki de en önemli detay o ayaklar olmalı. Çünkü burada resmedilen ve hepimizin hayatımızın bir noktasında kendimizi içinde bulduğumuz o karşı konulamaz, buğulu ve uçucu aşk, belki dünya aleminde ayakları yerden bu denli kesen tek olgu ama duyguların ve sezgilerin dünyasında yüzerken dahi bir ayağımızın yerde, toprakta, zeminde kalmaya ihtiyacı var.
Kadının ayağına serili çiçeklerin, kendine sunulan vaatlerin ve aşkın cezbedici çekiciliğinden toprağa doğru uzanan ayak parmakları, bana kök ver diyor. Bana gerçeği ver, bana somut olanı ver, bana elle tutulur bir şey ver, bana güven ver. Bana kendimi, seni, aşkı, yaşamı, bereketi doğurmam için toprak ver.
Başak yeniayı her yönüyle tablodaki bu gizli detayı çağrıştırıyor bana. Toprağa ihtiyacımız var. Yavaş yavaş çıplak ayaklar ve havai aşklar mevsimini geride bırakırken, şimdi o çıplak ayakların yere basma zamanı. Gerçeklerin farkına varma, detaylara odaklanma, toplanan verileri analiz etme, mantık ve irade ile ilerleme zamanı. Gerekli ve gereksiz olanı analiz edip, verimsiz olanı ayrıştırma, hayatımıza katkısı olanı tutup, artık işlevi olmayanı elimine etme, olgulara romantizm ile değil, rasyonalizm ile yaklaşma zamanı geldi. Duyguların sarhoşluğundan belki bir miktar hayal kırıklığı ile geçip, gerçeklerin bilincine varacağız.
Yeniayla kavuşumdaki Mars, ince eleyip sık dokuyarak bunu yapmak isterken, karşısındaki Neptün Balık’ta yine hayal dünyasına ve işine geldiğine inanma noktasına doğru bizi sürüklüyor. Mars ikilemde bırakıp bocalatsa da, hızla silkinip yolunu bulanlar, iyi bir analiz ve eleme yapanlar, hayatına, ilişkilerine ve duygularına gerçekçi yaklaşıp iyi bir planla yola çıkanlar, Pluto’dan gelen destekle büyük bir dönüşümün ve yeniden doğumun tadına varacaklar. Bu kervana katılmak istemeyenler dahi, Uranüs etkisiyle hayatlarında beklenmedik sürprizler yaşayarak kendilerini bu süreç içerisinde bulabilirler. ‘Olumsuz’ gibi gözüken gelişmeler bile olsa, bunların sizi bir sonraki seviyeye taşımak ve nihayetinde özgürleştirmek için birer alarm olduğunu aklınızda tutmalısınız. Uykunuzun derinliğine göre uyandırılacaksınız.
Yine de… Toprak elementinin baskın olduğu (madde) ve su elementinin hiç olmadığı (sezgi) bu yeniay haritasında içinden geçtiğimiz süreçlere ve ilişkilere yaklaşımımız ‘gereğinden fazla’ matematiksel olabilir. Duyguları arka plana alarak daha pragmatist ve gerçekçi davranma eğiliminde olacağız ama duyguları bu denli göz ardı etmek sonrasında acıtabilir, tablo eksik kalabilir. Yeniay yöneticisi Merkür hava elementinde, hem Satürn hem Kuzey Düğüm ile üçgen açıda, bu da demektir ki, evet mantığa, akıl yoluyla erişilen somut bilgilere ihtiyacımız var. Bilgiyle ilerlemeye, bildiklerimizi doğru biçimde, şefkatle ifade etmeye, sırtımızı bilgiye yaslayarak yol almaya ihtiyacımız var. Ama belki de akılla kalbi kaynaştırmanın bir yolunu bulmamız bizi bu süreçte dengede tutabilir. Hava elementinin rasyonel soğukluğu içerisine hapsolmadan, ilişkileri bir denklem oyununa dönüştürmeden, duygularımızı ve sezgilerimizi de işin içine katarak yolumuzu daha kolay bulabiliriz.
Bir şeye karar verecekseniz, önce mantığınıza danışın, ama kararı kalbinize bırakın. Yeniayın üzerindeki Coxa sabit yıldızı, içten gelen ruhsal uyanışa ve bilgeliğe işaret ederken, Başak burcunun şifai semboliklerini de hayatlarımızda bir bir deneyimliyor olacağız. İçimizde o herşeyi ‘zaten’ bilmekte olan bilgenin sesini nihayet duyabilirsek, yolumuz çok daha sancısız ve rahat akabilir. Ve elbette bir ayağımız her daim topraktaysa…
Sevgiyle ve ışıkla.
7.9.2021